|
Dairesi
İhraç edildiği iddia edilen malların gerçekte var olmadığının ve herhangi bir katma değer vergisi ödemesinin bulunmadığının tesbiti halinde, teminat karşılığı iade edilen KDV’nin geri isteneceği hk.
|
|
Karar No
1989/1053
|
|
Esas No
1989/690
|
|
Karar Tarihi
03-05-1989
|
|
|
Danıştay Yedinci Daire
İhraç edildiği iddia edilen malların gerçekte var olmadığının ve herhangi bir katma değer vergisi ödemesinin bulunmadığının tesbiti halinde, teminat karşılığı iade edilen KDV’nin geri isteneceği hk. Yükümlü şirketin ....... döneminde ihraç ettiği malların alımı sırasında ödediği ve talebi üzerine bir kısmı imalatçı firmaların vergi borçlarına mahsup edilen, bir kısmı da avans olarak iade edilen ..... lira tutarında katma değer vergisinin, haksız yere mahsup ve iade edildiğinin12.06.1987 tarih ve 2406 sayılı vergi inceleme raporuyla tesbit edilmesi üzerine anılan miktarda verginin kaçakçılık cezalı olarak istenilmesi üzerine açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 1. maddesinde ihracat teslimleri ve bu teslimlere ilişkin hizmetlerin vergiden istisna edildiği, aynı Kanun’un 12. maddesinde ise bir teslimin ihracat teslimi sayılabilmesi için teslimin yurt dışındaki bir müşteriye yapılmış olması ve teslim konusu malın Türkiye Cumhuriyeti gümrük hattından geçerek bir dış ülkeye vasıl olması gerektiğinin belirtildiği, 32. maddesinde ihracat istisnası dolayısıyla vergiden istisna edilmiş bulunan işlemlerle ilgili fatura ve benzeri vesikalarda gösterilen katma değer vergisinin, mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinden indirileceği, vergiye tabi işlemleri mevcut olmaması veya hesaplanan verginin indirilecek vergiden az olması halinde indirilmeyen katma değer vergisinin Maliye Bakanlığı’nca tesbit edilecek esaslara göre bu işlemleri yapanlara iade olunacağının hükme bağlandığı, ihracat istisnasıyla ilgili katma değer vergisi iade işlemlerinin devlet harcama belgeleri yönetmeliğinin 77. maddesi ile 409 ve 413 sayılı muhasebat genel tebliğlerindeki hükümler çerçevesinde yapılacağı, nitekim bu hükümler ve tebliğler gereğince davacı’ kuruma iade işlemi yapıldığı, daha sonra yapılan inceleme neticesi tanzim edilen 12.06.1987 tarih ve 2406 sayılı vergi inceleme raporu ve eklerinde görüldüğü üzere, ihracatçı....... Pazarlama ihracat ve ithalat Anonim Sirkelinin 1985 yılında ihraç etmiş göründüğü malların bir kısmım sağlayan ........ Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketine mal satmış görünen S.A.’ın mal satmış gözüktüğü firmalara gerçekte mal satmadığım, kestiği faturanın % 1’i oranında para aldığım, fatura bedelini ve katma değer vergisi tahsil etmediğini, mal aldığı firmalara da herhangi bir ödemede bulunmadığım, faturaların mal hareketine dayanmadığım belirttiği, ....... Dericilik C.K.’nu adresinde bulunamadığı, vekili M.Ş.’nin adı geçenin herhangi bir işle uğraşmadığım, sermayesinin atölye ve ticarethanesinin bulunmadığım, herhangi bir alış ve satışım görmediğini, faturada belirtilen kişi ve kuruluşlara kendisinin fatura kestiğini ve firmaları tanımadığım beyan ettiği, .......’ya mal temin eden ...... Konfeksiyon Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi yetkilisi R.D.’nün 1985 yılında mal hareketine dayanmayan fatura keserek komisyon aldıklarım beyan ettiği, yine ........ya mal temin eden ........ Pazarlama Limited Şirketine mal satan firmaların bir kısminin adreslerinde bulunmadığı, bir kısminin bu malları satmadığı, kapasitelerinin malları üretmeye müsait olmadığı; ......... Deri ithalat ihracat ve Ticaret Limited Şirketinin ortağı F.Y.’in bu kadar büyük meblağlarda ticaret yapacak kapasitesinin olmadığım, onun için ödemelerin hiç birini kendisinin yapmadığım kendisine de herhangi bir ödeme yapılmadığım, ....... ve ........ ’yayapılan satışlarda faturaların kendi firması üzerinden geçtiğim ifade ettiği, ......’nin 1985 yılında ihraç etmiş göründüğü 42.000 takım kara nakil vasıtaları distribütör ateşleme kablosunu salın aldığı (...... Ticaret) N.S.’in mal salın aldığı ve yüzmilyonları aşan ödemelerde bulunduğu firma ve sahiplerinin nerede ve ne iş yaptıklarım bilmediğim ifade ettiği, inceleme raporu ve eklerinde ihracatla ilgili olarak yukarıdaki şekilde daha pek çok tesbit yapıldığı, tesbit edilen hususular karşısında bahsi geçen ve ihraç edildiği iddia edilen malların gerçekte var olmadığı ve yapıldığı gösterilen ihracatların gerçekleşmediği, ihraç edildiği iddia edilen mallar için herhangi bir katma değer vergisi ödenmediği ve teminat karşılığı haksız geri alındığı kanaatine varıldığı, ihracat işinin büyük organizasyonları gerektiren, riskli bir iş olduğu, bu bakımdan Türk Ticaret Kanunu’nun 20. maddesinde belirtildiği şekilde hareket etmesi beklenen davacının büyük miktarda mal aldığı firmalar ve bunlara mal temin eden alt firmalar nezdinde yapılan incelemeler karşısında bu firmalar ve üreticilerle ilgisi olmadığının düşünülemeyeceği, diğer yandan 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 3B maddesinde ’vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyeti esastır’ hükmünün yer aldığı, olayda ise gerçek bir muamele olmadığı, ihraç edilen malların alınıp satılmadığı, katma değer vergisinin ödenmediğinin tesbit edildiği gerekçesiyle reddeden ...... Vergi Mahkemesi kararının; Kanun’da, yönetmelikte ve tebliğlerde ihracatçıya katma değer vergisi iadesi yapılabilmesi için, iadesi istenen katma değer vergisi tutarının daha önceki aşamalarda Vergi Dairesi’ne ödenmiş olması şartı aranmadığı, ihraç edilen malları şirkete satan firmaların büyük kısminin alış ve satış faturalarım defterlerine kaydettiği ve Vergi Daireleri’ne beyanname verdikleri, mal bedelinin bir cüz’ü olarak bir önceki aşamadaki satıcıya ödenen ve müteakip aşamadaki mükellefin katma değerine ait verginin hesaplanması amacı ile onun satışları üzerinden hesaplanan vergiden indirilen girdi vergilerinin, önceki aşamalarda beyan edilmemiş veya ödenmemiş olması sebebiyle indirilemeyeceğini söylenemeyeceği, mükelleflerin kendilerinden önceki aşamalarda yer alan ve geriye doğru gidildikçe özellikle üretim aşamalarında bir yelpaze gibi açılarak sayışı artan mükelleflerin hesaplarım tek tek kontrol edemeyeceği, o nedenle mevcut katma değer vergisi sisteminde her aşamadaki katma değerin vergisinden o aşamadaki mükellefin sorumlu tutulacağı esasinin benimsendiği, bu nedenle dava konusu cezalı tarhiyatın katma değer vergisi sisteminin mahiyetine ve hukukun genel prensiplerine aykırı olduğu, olayda şirketin rolünün ihracatçılık değil ’aracı ihracatçılık’ olduğu, dolayısıyla kendi mallarım değil imalatçı şirketlerin mallarım üzerinden geçirerek ihraç ettiği, dolayısıyla katma değer vergisi iadesini de alarak ilgili firmalara aktardığı, bu tür ihracatta fonksiyonlarının komisyonculukları ibaret olduğu, malın teslim edilememesinden ziyaa uğramasından, ayıbından doğan sorumluluğun müvekkile ait olduğu ortada haksız ve cezayı gerektiren bir iade sözkonusu ise tarhiyatın tedarikçi firmalar adına yapılması gerektiği, 01.01.1986 da yürürlüğe giren 3239 sayılı Kanun’un 2. maddesi hükmünün 1985 yılı için uygulanamayacağı, kaldı ki hükmün vergi kesintisi çerçevesinde geçerli olduğu, malların var olduğu ve ihraç edildiği hususlarının gümrük çıkış beyannameleriyle kanıtlandığı, resmi senet niteliğindeki bu belgelerin dışında hiçbir karine ve iddiaya itibar edilemeyeceği, uluslararası hava nakliye kuruluşlarınca düzenlenen nakliye faturaları ile taşıma senetlerinin ve döviz alım bordrolarınin ihracatın gerçekleştirilmiş olduğunu kanıtladığı, inceleme raporu eki tutanakların yasal unsurları taşımadığı, tarhiyatın haksız olduğu gibi vergilerin avans olarak geri alınmış olması nedeniyle ceza kesilemeyeceği kaldı ki kesilse de imalatçılara kesilmesi gerektiği, olayda kasıt da bulunmadığı öne sürülerek bozulması isteminin reddine, kararın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|