Dairesi
DANIŞTAY VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU E. 1988/20
Karar No
1988/78
Esas No
1988/20
Karar Tarihi
10-06-1988

T.C.

DANIŞTAY

VERGİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU

o ÖDEME EMRİNE KARŞI DAVA AÇILMASI (Tarhiyata Ait İhbarnamelerin Tebliğ Edilmemesi)

o TEBLİGAT (Tarhiyata Ait İhbarnamelerin Tebliğ Edilmemesi - Ödeme Emrine İtiraz)

Özet : Ödeme emrine karşı açılan davada, tarhiyata ait ihbarnamelerin kendisine tebliğ edilmediğine ilişkin yükümlü iddialarının öncelikle incelenmesi gerektiği tarhiyatın usule uygun yapılmadığı gerekçesiyle ödeme emrinin iptal edilemiyeceği hakkında.

İstemin Özeti : Yükümlü adına 1985 ve 1986 dönemlerine ilişkin olarak dayıbaşılık yaptığı halde mükellefiyet tesis ettirmediği, salınan gelir vergisi ile kesinle ağır kusur ve kusur cezalarının tebliğ edilerek kesinleştiği ve vadesinde ödenmediği nedeniyle tahsili için tebliğ edilen ödeme emrine karşı açılan davayı; ödeme emriyle istenebilecek bir borcun bulunup bulunmadığının tesbit edilebilmesi için kamu alacağının hukuken doğmadığı yolundaki iddianın yalnız tarh aşamasında değil ödeme emrinin iptali istemiyle açılan dava aşamasında da incelenebileceği, tarhiyatın dayanağı olan yoklama fişinde davacının imzası bulunmadığı gibi, yükümlünün aranıp bulunamadığını veya imzadan kaçındığına dair bir saptamaya da yer verilmeden mahalle muhtarına ve komşusuna imza ettirildiği; davacı dayıbaşılık yapmadığını ileri sürmekte olup, yükümlülük kaydına esas olan fişin yasaya uygun olarak düzenlenmediği, bir örneğinin davacıya gönderilmediği anlaşıldığından, davacı iddiasının 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde yer alan ".... böyle bir borcu olmadığı...." şeklinde kabulü gerektiği ve ödeme emri tebliğinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek ödeme emrini iptal eden ...... Vergi Mahkemesinin 10.12.1986 günlü ve E: 1986/587, K: 1986/615 sayılı kararının Vergi Dairesi Müdürlüğünün başvurusu üzerine Danıştay Üçüncü Dairesince; 6183 sayılı Kanunun 58 inci maddesi uyarınca; kendisine ödeme emri tebliğ edilen kişilerin, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddialarını ileri sürerek dava açabileceği; bu maddede yer alan böyle bir borcu olmadığı yolundaki iddianın; borcun tamamen ödendiği, adına tarh ve tebliğ edilerek kesinleşmiş vergi ve ceza bulunmadığı veya amme borcunun henüz vadesinin gelmediği hallerini kapsadığı; olayda davacının, tarh edilen vergi ve kesilen cezanın, kendisine tebliğ edilmediği, tebliğ alındısındaki imzanın kendisine ait olmadığı, dayıbaşılık yaptığına dair tutanaktan haberi olmadığını ileri sürerek dava açtığı; tarhiyatın dayanağı olan yoklama tutanağının usulüne uygun olmadığı yolundaki esasa ilişkin iddianın tarh aşamasında ileri sürülebileceği, tahsilat aşamasında ödeme emrine karşı açılan davada incelenmesinin olanaksız bulunduğu, bu bakımdan vergi mahkemesince davacının tarhiyatın ve kesilen cezanın kendisine tebliğ edilmediği, tebliğ alındısındaki imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki iddiasının incelenerek, tarhiyatın kesinleşip kesinleşmediğine göre karar verilmesi gerekirken, bu iddia incelenmeksizin esasa ilişkin iddianın borcu olmadığı kapsamında kabul edilerek ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle 7.10.1987 günlü ve E: 1987/572, K: 1987/2172 sayılı kararla bozulmasından sonra; 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde sayılan itiraz nedenlerinden ödeme emriyle istenilen borcun bulunmadığı iddiasının, borcun hiç doğmamış olmasını veya ödenerek yahut başka sebeplerle ortadan kalkmasını ifade ettiği, vergi hukuku yönünden borcun doğmamasının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın gerçekleşmemesine bağlı olduğu, herhangi bir kişiye ödeme emri tebliğ edilebilmesi için o kişinin vergi dairesinde usulüne uygun olarak yapılmış yükümlülük kaydının bulunması ve buna dayanılarak usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk yapılması ve amme borcunun vadesi geldiği halde ödenmemesi gerektiği, yükümlülük kaydının ilgilinin başvurusu veya yoklama ile faaliyetin saptanması sonucu yapılacağı, olayda davacının dayıbaşılık yaptığına ilişkin yoklama tutanağının yokluğunda mahalle muhtarları ve komşusunun imzası alınarak saptandığı ve yoklama fişinin davacıya yollanmadığı, usulüne uygun olarak düzenlenmeyen yoklama fişi esas alınarak mükellefiyet tahsis edilemiyeceği, kanuna uygun bir mükellefiyet kaydı yapılmadığından, vergi borcundan söz edilemiyeceği; vergi ve cezaya ilişkin ihbarnamelerin PTT tarafından davacının bilinen adresinde kendisine notu yazılmak suretiyle tebliğ edildiği, davacının kendisine tebliğ edilmediği yolundaki iddianın geçersiz bulunduğu bu konuda inceleme yapmaya gerek olmadığı, bu duruma göre yasada belirtilen usul ve esaslara göre mükellefiyet kaydı yapılmayan davacı adına tarhiyat yapılamıyacağından, dayıbaşılık yapmadığı, çiftçilikle uğraştığı yolundaki iddianın böyle, bir borcu olmadığı kapsamında kabulünün zorunlu olduğu gerekçesiyle ilk kararında ısra eden ........ Vergi Mahkemesinin 9.12.1987 günlü ve E: 1987/850, K: 1987/623 sayılı Kararının; davacının dayıbaşılık yapmadığı yolundaki iddiasının tarh safhasında ileri sürülebilecek iddialardan olduğu, bu iddianın incelenmeden reddi gerektiği, yükümlünün dayıbaşılık yaptığının 1.1.1985 tarihli yoklama tutanağı ile saptandığı, adına yapılan cezalı tarhiyatın bilinen adresinde kendisine tebliğ edilerek itirazsız kesinleştiği, kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen amme alacağının tahsili için ödeme emri tebliğ edildiği, yapılan işlemde kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : Bozulması istenilen kararın Kanuna uygun olduğu temyiz isteminin reddi gerektiği yolundadır.

Tetkik Hâkimi : Metin Tekgündüz

Danıştay Savcısı Öznur Aliefendioğlu'nun Düşüncesi : Yükümlü adına düzenlenen ödeme emrini, ödeme emri düzenlenebilmesi için öncelikle usulüne uygun yükümlülük kaydı bulunması, buna dayanılarak vergininde usulüne uygun olarak tarh ve tahakkuk ettirilip vadesi geldiği halde ödenmemiş olması gerektiği, olayda ise yükümlülük kaydına esas alınan yoklama fişinin yasaya uygun olarak düzenlenmediği ve bir örneğinin davacıya gönderilmediği anlaşılmakla; iddianın 6183 sayılı Yasanın 58 inci maddesinde yer alan borcu bulunmadığı yolunda kabulü ile iptal eden vergi mahkemesi kararına karşı vergi dairesi tarafından temyizen yapılan başvuru üzerine, vergi mahkemesince yükümlünün, tarhiyatın ve kesilen cezanın kendisine tebliğ edilmediği, tebliğ alındısındaki imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki iddiası incelenerek, tarhiyatın kesinleşip kesinleşmediğine göre karar verilmesi gerekirken, bu iddia incelenmeksizin, esasa ilişkin olarak dayıbaşılık yapmadığı, yoklama tutanağının usule aykırı olarak düzenlendiği yolundaki iddiasının böyle bir borcu olmadığı kapsamında kabulü ile ödeme emrinin iptaline karar verilmesinde Yasaya uyarlık görülmediği gerekçesiyle temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulmasına hükmeden Danıştay Üçüncü Dairesinin E: 1987/572, K: 1987/2172 sayılı kararına karşı, ısrar eden Vergi Mahkemesi kararının bozulması istenilmektedir.

Ödeme emri düzenlenebilmesi için yükümlülüğün tesis edilmiş olması ve usulüne uygun biçimde tarh ve tahakkuk etmiş bir vergi borcunun vadesi geldiği halde ödenmemiş olması yasa gereği olup, yükümlülük olmadan vergi borcundan söz edilemiyeceği açık ise de; olayda yükümlü tarafından ödeme emrine karşı açılan dava sırasında, yoklama tutanağından haberdar olunmaması yanında ihbarname tebligatının da kendisine yapılmadığı ileri sürülmüş olmasına ve Danıştay Üçüncü Dairesi tarafından verilen bozma kararında bu hususun araştırılması öngörülmesine rağmen bu husus araştırılmaksızın tebliğ alındısındaki imzanın davacıya ait olduğunun kabulü ile verilen ısrar kararında yasaya uygunluk görülmediğinden, temyiz isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulması gerekeceği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca Tetkik Hâkimi Metin Tekgündüz'ün açıklamaları dinlendikten ve düşüncesi alındıktan sonra işin gereği görüşüldü :

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 58 inci maddesinde; kendisine ödeme emri tebliğ olunan kişinin, ödeme emrine karşı açtığı davada böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı iddiaları ileri sürülebileceği açıklanmıştır. Sözü edilen maddede yer alan böyle bir borcu olmadığı yolundaki iddianın; borcun tamamen ödendiği, borcu kalmadığı, adına tarh ve tebliğ edilerek kesinleşmiş ve ödenecek safhaya gelmiş vergi ve ceza olmadığı veya amme borcunun henüz vadesinin gelmediği gibi halleri kapsadığının kabulü gerekir.

Olayda; vergi dairesince yükümlü adına tarh edilen vergi ile kesilen cezaya ilişkin ihbarnamelerin kendisine tebliğ edilerek kesinleştiği ve tahakkuk eden amme alacağının vadesinde ödenmediği nedeniyle ödeme emri tebliğ edilmiş olup; yükümlü ödeme emrine karşı açtığı davada tarh edilen vergi ile kesilen cezanın kendisine tebliğ edilmediğini, tebliğ alındısındaki imzanın kendisine ait olmadığını ve ayrıca dayıbaşılık yaptığına dair düzenlenen tutanakdan haberi olmadığını ileri sürmüştür.

Tarhiyatın dayanağı olan yoklama tutanağının usulüne uygun olmadığı yolundaki davacı iddiası tarh aşamasında açılan davada incelenebilecek iddialardan olup, tahsilat aşamasında ödeme emrine karşı açılan davada incelenmesi olanaksız bulunduğundan, bu iddianın borcu olmadığı kapsamında kabulü mümkün değildir.

Bu bakımdan; davacının tarhiyatın ve kesilen cezanın kendisine tebliğ edilmediği, tebliğ alındısındaki imzanın kendisine ait olmadığı yolunda ileri sürdüğü iddianın imza istiktabı yaptırılarak incelenmesi ve tarhiyatın kesinleşip kesinleşmediği sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden; esasa ilişkin olarak dayıbaşılık yapmadığı, yoklama tutanağının usulüne uygun olarak düzenlenmediği yolunda ileri sürülen iddianın böyle bir borcu olmadığı kapsamında kabul edilerek mahkemece ödeme emrinin iptaline ve ilk kararında ısrara karar verilmesinde yasal isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne ....... Vergi Mahkemesinin 9.12.1987 gün ve E: 1987/850, K: 1987/623 sayılı Kararının Danıştay Üçüncü Dairesinin bozma kararı çerçevesinde yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, bozma kararı üzerine mahkemece yeniden verilecek kararla birlikte yargılama giderleri de hüküm altına alınacağından, bu hususta ayrıca hüküm tesisine gerek bulunmadığına 10.6.1988 gününde esasda oybirliği, gerekçede oyçokluğuyla karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı