Danıştay Dördüncü Daire
Mahkemece imza istiktabı yaptırılarak tebliğ alındısı üzerindeki imzanın muhataba ait olmadığının saptanmasından sonra, tebliğ ilmühaberindeki "bizzat" ibaresine itibar edilemez. Uyuşmazlık yükümlü adına 1985 yılma ilişkin vergi ve ceza borçları ile ilgili olarak düzenlenip tebliğ edilen ödeme emrinin yasal olup olmadığından kaynaklanmış olup, bu konudaki davayı reddederek sözü edilen ödeme emrini onayan Yerel Mahkeme kararı temyiz edilmiştir. Ödeme emrinin düzenlenmesine dayanak olan 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun'un 55. maddesinde, amme alacağım vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarım ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı hükmü yer almakta 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında dava açabileceği kuralı getirilmiş bulunmaktadır. Uyuşmazlık konusu olayda, yükümlünün ödeme emri içeriğim teşkil eden vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğ edilmediği, Vergi Dairesi Müdürlüğü savunmasında da bizzat kendisine tebliğ edildiği yolundaki iddialar üzerine vergi ve ceza ihbarnamelerinin tebliğine ilişkin bulunan alındıdaki imza Vergi Mahkemesince bilirkişiye incelettirilerek söz konusu imzanın, yükümlünün dava dilekçesinde yer alan ve ayrıca Mahkemece alınıp bilirkişi incelemesine verilen imzalarla uzaktan yakından benzerliği olmadığı anlaşılmakla birlikte; Vergi Usul Kanunu'nun tebligatla ilgili 93, 94 ve 102. maddeleri hükümleriyle tebligat zarfı üzerindeki açıklamalara değinilmek ve aynı zamanda alındı üzerindeki adresin tartışmasız olması, "bizzat" şerh'i yanı sıra imza ve tarih konulmuş bulunması dikkate alınmak suretiyle tebligatın geçerli ve dolayısıyla kesinleşen borç nedeniyle düzenlenen ödeme emrinin de yasal olduğu gerekçesiyle bu konudaki dava reddedilmiştir. Her ne kadar vergi ve ceza ihbarnameleriyle ilgili tebliğ alındısı üzerine konulan "bizzat" ibaresiyle tebligatın yapıldığım kabul etmek gerekirse de, Mahkemece imza istiktabı yaptırılarak söz konusu alındı üzerindeki imzanın muhataba ait olmadığı hususu tesbit edildikten sonra bu gerçek durum bir tarafa bırakılarak ilmühaberdeki şerhin doğruluğundan bahisle tebligatın yasal olarak yapıldığının kabulünde isabet yoktur. Bu durum çerçevesinde olayda, kesinleşmiş bir amme alacağının varlığından söz edilemeyeceği için 6183 sayılı Kanun'un 55. maddesine göre ödeme emri düzenlenmesi mümkün bulunmamakta ve dolayısıyla yükümlü iddialarının aynı Kanun'un 58. maddesindeki böyle bir borcun bulunmadığı deyimi için de mütealası ile ödeme emrinin iptali gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulü ile Vergi Mahkemesi kararının bozularak uyuşmazlığa konu ödeme emrinin iptaline, oyçokluğuyla karar verildi.