Danıştay Dördüncü Daire
Kurumların geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararlarının, kurumlar vergisinden istisna devlet tahvili faizi gelirinden mahsup edilmesi mümkün değildir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun olay tarihinde yürürlükte bulunan 2361 sayılı Kanunla değiştirilen 94, maddesinde, kamu idare ve müesseseleri, iktisadi kamu müesseseleri, ticaret şirketleri, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadi işletmeleri, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticarethane, serbest meslek erbabı, zirai kazancım bilanço esasına göre tespit eden çiftçilerin, kanunda belirtilen ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergisine mahsuben tevkifata tabi tutmaya mecbur oldukları belirtildikten sonra 8 numaralı bendinde, dağıtılsın veya dağıtılmasın kurumların, yabancı memleketlerde elde ettikleri kazançlar ile Türkiye'de elde ettikleri iştirak kazançları dışında kalan ve kurumlar vergisinden muaf veya müstesna kazanç ve iratlardan tevkifat yapmak zorunda oldukları hükme bağlanmıştır. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinde, safi kurum kazancı tanımlanmış ve safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazançların saptanmasına ilişkin hükümlerinin uygulanacağı, dar mükellef kurumların kurum kazançlarım, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve iratlar da dahil 'olmak üzere, ticari ve zirai kazançlar dışında kalan kazanç ve iratlardan ibaret bulunması halinde de, Gelir Vergisi Kanunu'nun bu gibi kazançlar ve iratların belirlenmesi hakkındaki hükümlerinin, kurumlar vergisi matrahının tespitinde de uygulanacağı, hükmü yer almıştır. Yine Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 7. maddesinde kurumlar vergisinden muaf kurumlar sayılmış, 8. maddesinde de, hangi kurum kazançlarının kurumlar vergisinden müstesna tutulacağı belirtilmiştir. Kurumlar vergisine tabi olmayan kazançların (daha önce kurumlar vergisine tabi tutulmuş bir kazanç olan iştirak kazançları ile kurumların yabancı memleketlerde elde ettikleri kazançlar hariç) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2361 sayılı Kanunla değiştirilen 94/8. maddesi ile gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmak istendiği görülmektedir. Kurumlar vergisine tabi olmayan kazançların (daha önce kurumlar vergisine tabi tutulmuş bir kazanç olan iştirak kazançları ile kurumların yabancı memleketlerde elde ettikleri kazançlar hariç) 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2361 sayılı Kanunla değiştirilen 94/8. maddesi ile gelir vergisi tevkifatına tabi tutulmak istendiği görülmektedir. Bu düzenlemenin Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 25. maddesinde 2362 sayılı Kanunla yapılan değişiklikte, kurumlar vergisi oranının artırılması yoluyla kurumların vergilendirilmiş kazançları gelir vergisi yönünden 'vergi alacağı' taşır hale getirilmiş olduğundan, kurumlar vergisine tabi olmayan gelir de gelir vergisi yönünden aynı ölçüde vergilendirilmiş hale getirilmesi amacıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda Kurum gelirinin niteliklerine göre ayrılarak iki ayrı vergi matrah üzerinden ve ayrı oranlarda vergilendirilmesi gereken gelir (stopaj) vergisi matrahım teşkil eden gelirden mahsubu mümkün değildir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 14. maddesinin olay tarihinde yürürlükte olan 7 numaralı bendinde, geçmiş yılların mali bilançolarına göre meydana gelen zararların kurum kazancının tespitinde hasılattan indirilebileceği kabul edildiğine göre kurum zararının, kurumlar vergisine tabi olmadığından başka bir mükellefiyet olan gelir vergisi tevkifatına tabi tutulması gereken devlet tahvilat faizi gelirlerinden mahsubu ile, bu gelirin tevkifat matrahı dışında bırakılmasında isabet yoktur. Açıklanan nedenlerle Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün temyiz isteminin kabulüne ve Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına uyuşmazlığa konu vergilerin onanmasına oybirliğiyle karar verildi.