Danıştay Dördüncü Daire
Miras yoluyla intikal eden murisin ferdi işletmesine dahil kıymetlerin bir kısminin satılmasından dolayı bilançoda kayıtlı değerleri ile satış bedeli arasındaki fark değer artışı kazancı olarak vergiye tabi tutulamaz. Uyuşmazlık, 13.10.1981 tarihinde vefat ede murisin ferdi işletmesine dahil kıymetlerden bir kısminin (mamul mal, malzeme ve nakil vasıtaları) satılmasından dolayı bilançoda kayıtlı değerleri ile satış bedeli arasındaki farkın değer artış kazancı olarak beyan edilmediği nedeniyle düzenlenen inceleme raporuna göre hisseleri nispetinde salınan cezalı vergiye ilişkin bulunmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun mükerrer 80. maddesinin 6. bendinde faaliyeti durdurulan bir işletmenin kısmen veya tamamen elden çıkarılmasından doğan kazançların değere artışı kazancına tabi olacağı hükme bağlanmıştır. Olay bu yasa hükmüne göre vergilendirilmiş ise de ölüm nedeniyle faaliyeti duran bir işletmeye ait mamul mal ve malzemeler ile nakil vasıtalarının mirasçılar tarafından mirasın taksimi anlamında satış suretiyle elden çıkarılmasından doğan kazancın değer artış kazancı olarak değerlendirilerek vergilendirilmesi mümkün değildir. Nitekim Türk Medeni Kanunu’nun 586. maddesinde bazı sınırlamalar saklı kalmak kaydıyla mirasçıların terekeyi diledikleri gibi taksim edebilecekleri öngörüldüğünden miras yoluyla intikla eden malların satışı nedeniyle elde edilen gelirin değer artış kazancı olarak vergiye tabi tutulmasında yasal isabet bulunmamaktadır. Kaldı ki gelir üzerinden vergi alınmasını amaçlayan Gelir Vergisi Kanunu ile intikal eden servetlerin paylaşımının vergilendirilmesi amaçlanmamıştır. Bu itibarla miras yoluyla intikal eden varlıkların satışı suretiyle elden çıkaran yükümlü adına hissesi nispetinde yapılan tarhiyatı onayan Vergi Mahkemesi kararında yasaya uygunluk bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne Vergi Mahkemesi’nin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.