Danıştay Dördüncü Daire

Ayni sermaye olarak konulan hisse senetlerinin, aktifte kayıtlı değeri ile, iştirak edilen şirketten alınan hisse senetlerinin değeri arasındaki farkın vergilendirilmesi gerekir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu, Anonim Şirketlere nakit dışında, değeri para ile ifade edilebilen mal ve haklarında ayni sermaye olarak konmasına olanak vermektedir. Ancak taahhüt edilen ayni sermayelerin değerini saptamak için gene aynı Kanun'un 289/2. maddesi gereğince bilirkişi tayininin yapılacağı, bu değerin mahkemece onanması gerektiği hükme bağlanmış olup, Türk Ticaret Kanunu'na göre yapılan bu değerlemenin Vergi Usul Kanunu'nun 267. maddesinin 7. bendi uyarınca vergi uygulamalarında da kabul edileceği belirtilmiştir. Yükümlü Anonim Şirketin bilançosunun aktinde bulunan hisse senetlerinin bir başka şirkete ayni sermaye olarak konması nedeniyle rayiç bedel ile değerlendirilmesi sonucunda oluşan değer, davalı şirketin alacağım teşkil edeceğinden, şirketin öz sermayesinin de bu oranda artış göstermesine sebebiyet verecektir. Davacı şirketin ayni sermaye olarak koyduğu hisse senetlerinin aktifte kayıtlı değeri ile, iştirak edilen şirketten alınan ve aktife kaydı gereken hisse senetlerinin değeri arasındaki fark, Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinde öngörülen ticari kazancın artışı sonucunu ortaya çıkarır. şahsi servetin bir unsurunu teşkil eden değerlerin elden çıkarılmasıyla ilgili Gelir Vergisi Kanunu'nun 80. maddesi 2 numaralı bendinin, ticari sermayeye dahil menkul kıymetlere uygulanma olanağı bulunmadığından, bu hükümde yer alan kayıt ve şartların, uyuşmazlıkta gözönünde bulundurulmasına gerek yoktur. Açıklanan nedenlerle, yükümlü Holding A.Ş. öz sermayesinde, ayni sermaye olarak devrettiği hisse senetleri dolayısıyla meydana gelen 323.000.000 Lira değer artışının vergilendirilmesi gerekmektedir. Belirtilen nedenlerle, Vergi Dairesi temyiz iddialarının kısmen kabulüne oyçokluğu ile karar verildi.