Danıştay Üçüncü Daire
Ticari kazancın tespitinde, gelirin elde edilmiş sayılabilmesi için, tahsil edilmesi gerekli olmayıp, alacak olarak tahakkuk etmesi yeterlidir. Tahakkuk ise, gelirin miktar ve mahiyeti itibariyle kesinleşmesi ve hukuken talep edilebilir duruma gelmesini ifade eder. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 38. maddesinde; bilanço esasına göre ticari kazancın, teşebbüsteki öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri arasındaki müsbet fark olduğu hükme bağlanmış, aynı Kanunun müteakip işletme hesabı esnasında ticari kazancın tespitini düzenleyen 39. maddesinin parantez içi hükmünde, elde edilen hasılatın temsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları ifade ettiği açıklanmıştır. Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden ticari kazancın tespitinde gelirin elde edilmiş sayılması için tahsil edilmesi gerekli olması, alacak olarak tahakkuk etmesinin yeterli olduğu anlaşılmaktadır. Tahakkuk, gelirin miktar ve mahiyeti itibariyle kesinleşmesi ve hukuken talep edilebilir hale gelmesin! ifa eder. Olayda istimlak bedelinin artırılması için açılan dava üzerine Mahkemece 9.12.1982 tarihinde verilen kararla, istimlak bedeli 19.056.961 Lira artırıldığım ve artırılan bu bedel, miktar ve mahiyet itibariyle 9.12.1982 tarihinde belli olan aynı tarihte hukuken talep edilebilir hale geldiğine göre, 1982 yılında elde edilmiş olarak kabulü gerekir. Nitekim, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 443. maddesindeki, 'Temyiz dava icrayı tehir etmez' hükmüne dayanılarak, Mahkeme kararı Yargıtay'ca onanıp kesinleşmeden yükümlü vekili tarafından istimlak yapan idareye başvurularak artırılan bedelin ödenmesi istenmiştir. Bu durumda karşısında, artırılan istimlak bedeli 1982 yılında tahakkuk etmiş ve aynı yılda hukuken talep edilebilir hale gelmiş olduğundan 1982 dönem matrahına eklenerek vergilendirilmesi ve oluş tarzına göre olaya kaçakçılık değil kusur cezası uygulanması gerekir. Açıklanan nedenlerle, Vergi Dairesi temyiz isteminin kısmen kabulüne, Vergi Mahkemesi kararının tezyidi bedelle ilgili 19.036.961 Lira matrah kalemine ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oyçokluğuyla karar verildi.