Danıştay Dördüncü Daire
Yatırımın gerçekleştirildiği dönemde uzun vadeli yatırım kredisi alan şirketin alınan krediye rağmen yatırımlarım öz sermayeye dahil likit varlıklarla karşıladığı yolundaki iddiasına itibar edilmeyip, bu şekilde yapılan yatırımların yatırım indiriminden yararlandırılması mümkün değildir. Uyuşmazlık, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'ndan 7.500.000 TL tutarında orta vadeli yatırım kredisi alan ve ilgili yılda, münhasıran öz sermayeden karşılanması kaydıyla yatırım indiriminden yararlanabilecek nitelikte toplam 6.389.099 liralık yatırım yapan yükümlü şirketin, bu yatırımın 1.405.725 liralık kısmım sözü edilen yatırım kredisi yerine öz sermaye unsurlarıyla karşıladığı yolundaki iddiasına itibar edilip edilemeyeceği ve dolayısıyla bu miktar yatırımın yatırım indiriminden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı hususuna ilişkindir. 193 sayıl Gelir Vergisi Kanunu'na 202 sayılı Kanunla eklenen ek 3. maddede, yatırım indiriminin münhasıran öz sermayeden sağlanan veya karşılanan yatırım miktarına uygulanacağı ve bu maddenin uygulanmasında öz sermayenin Vergi Usul Kanununun 192. maddesinde belirtilen kaynaklar olduğu belirtilmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun 912. maddesinde ise, bilançonun aktifinde mevcutlar ile alacaklar (ve varsa zararın pasifinde de borçların gösterileceği, aktif toplamı ile borçlar arasındaki farkın öz sermayeyi teşkil edeceği ve ihtiyatlar ile karın, ayrı gösterilseler dahi öz sermayenin unsurlarından sayılacağı hükme bağlanmış bulunmaktadır. Bu durumda, yukarıda içeriği açıklanan yasa maddesi anlamında borç olduğu konusunda tereddüt bulunmayan banka kredilerinin öz sermaye unsuru sayılmayacağı ve bu nedenle bu kredilerle karşılanan yatırımların yatırım indiriminden yararlanamayacağı kuşkusuzdur. Olayda, kredi île karşılanan yatırımların yatırım indiriminden yararlanamayacağı konusunda taraflar arasında bir çekişme bulunmamakta, ancak, yükümlü şirket ilgili yılda Türkiye Sınai Bankası'ndan, yaptığı yatırım tutarım aşma miktarda orta vadeli yatırım kredisi aldığım kabul etmesine karşın, yatırımları öncelikle öz sermayeden karşıladığım, bu nedenle öz sermayeden karşılanan bu miktar yatırımın, indirimden yararlanması gerektiğim ileri sürmektedir. Yükümlü şirketin bu iddialarından, yatırım kredisinin bir bölümünün yatırım dışındaki başka alanlarda kullandığı sonucu çıkmaktadır ki, bu durumda Türkiye Sınai Kalkınma Bankası'nın kendi kuruluş amacı doğrultusunda münhasıran yatırımlarda kullanılmak üzere verdiği kredinin ikraz sözleşmesine aykırı bir biçimde başka alanlarda kullanılmak üzere verdiği kredinin ikraz sözleşmesine aykırı bir biçimde başka alanlarda kullanıldığı ve ayrıca şirketin öz sermayesine dahil likit varlıklar işletmenin finansman ihtiyacım ve yatırım tutarının bir bölümünü karşılamaya yeterli olduğu halde boşuna faiz külfetine katlanılarak fazladan kredi alınmış olduğu gibi ticari hayatın icaplarına uygun bulunmayan bir iddianın ortaya atılmış olduğu anlaşılmaktadır. Buna karşın, yükümlü şirket tarafından yatırım kredisinin nerede ve nasıl değerlendirildiğim ve öz sermaye dahil likit varlıkların mevcudiyetine rağmen niçin faiz ödeme külfeti göze alınarak fazla miktarda yatırım kredisi alındığı konusunda kanıtlayıcı belge, sunulmadığı gibi, makul bir açıklama da yapılmadığı görülmektedir. Bu durumda, yatırımların bir bölümünün öz sermayeden karşılandığı yolundaki yükümlü şirket iddialarına itibar edilmesi mümkün görülmemiştir. Öte yandan yatırım indirimi müessesesinin en önemli amaçlarından birinin asıl sermayeyi ekonomiye kazandırmak ve işletmeleri kendi bünyelerinde yatırımlarda kullanılacak finansman kaynakları oluşturmaya yöneltmek olduğu dikkate alınınca, münhasıran yatırımda kullanılması koşuluyla temin edilen yatırım kredisinin bir bölümünün sair giderler için harcandığının ve diğer taraftan, sözü edilen kredinin varlığına rağmen yatırımda öncelikle öz sermayeye dahil likit varlıklardan bir bölümünün kullanıldığının kabulü suretiyle bu bölümün yatırım indiriminden yararlanmasına olanak bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Açıklanan nedenlerle ........ 1 No'lu itiraz Komisyonu'nun 16.7.1981 gün ve 496 sayılı kararının bozularak, tarhiyatın re'sen onanmasına oybirliğiyle karar verildi.