|
Dairesi
Anonim şirkete sermaye olarak konulan değerler üzerinde eski malikin tasarruf hakkı kalmayacağından, yüksek değerle satılması ya da çekilmesi halinde doğacak değer farkı, eski malikin değil kurumun geliri niteliğindedir.Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen sebepler, 2577 sayılı idari Yargıl
|
|
Karar No
1986/4138
|
|
Esas No
1986/4379
|
|
Karar Tarihi
23-12-1986
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Anonim şirkete sermaye olarak konulan değerler üzerinde eski malikin tasarruf hakkı kalmayacağından, yüksek değerle satılması ya da çekilmesi halinde doğacak değer farkı, eski malikin değil kurumun geliri niteliğindedir. Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen sebepler, 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu’nun 54. maddesi hükmü karşısında yerinde görüldüğünden düzeltme isteminin kabulü ile Danıştay Dördüncü Dairesi kararının kaldırılmasına karar verildikten sora temyiz istemi yeniden incelendi. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun emsal bedelinin tayininde uyulması gereken sırayı belirleyen 267. maddesinin 5. fıkrasında bu esaslara bağlı olmaksızın kazai mercilerin re’sen biçtikleri değerlerin, emsal bedeli yerine geçeceği belirlenmiştir. Türk Ticaret Kanunu’nun 303. maddesinde bir anonim şirkete ayın nevinden sermaye konması halinde bunların değerlerim biçecek bilirkişinin mahkemece tayin olunacağı belirtilmiştir. Nitekim olayda da otel ve diğer demirbaşların değerleri Asliye Hukuk Mahkemesince tayin edilen bedel üzerinden anonim şirkete sermaye payı olarak konmuştur. Kazai mercilerin bir talep olmadan harekete geçmeleri mümkün olmadığına ve bir bilirkişi kullanmadan bedel tayin etmeleri mümkün bulunmadığına göre tarafların iradesi dışında mahkemenin tayin eniği bilirkişilerce tespit edilen değerlerin 267. maddede sözü edilen kazai merciin re’sen biçtiği değer olarak kabulü gerekir. Diğer taraftan Türk Ticaret Kanunu’nun 285. maddesinin 2. fıkrasında ’sermaye olarak paradan başka iktisadi bir değer veya menkul mal konulması taahhüdü, şirketin hükmi şahsiyet kazandığı tarihten itibaren onlar üzerinden malik sıfatıyla doğrudan doğruya tasarruf edilebileceğinin ve gayrı menkul üzerindeki mülkiyet veya sair aynı hakların sermaye olarak konulması taahhüdü ise, bu hakların şirketin hükmi şahsiyet kazanmasıyla beraber tapu siciline tescil edileceğinin kabul edilmiş olması demektir’ denilmektedir. Bu hüküm karşısında, bir anonim şirkete sermaye olarak konulan menkul ve gayri menkulün mülkiyelinin şirkete geçeceği, eski malikin bunlar üzerinden tasarruf hakkının kalmayacağı sonucuna varılmaktadır. Söz konusu değerler şirket aktifine, mahkemece tayin edilen bedel ile kayıt edileceğinden, işletmeden çekilen bu değerler nedeni ile yükümlünün bu değerden fazla bir menfaat sağladığının kabulü esasen mümkün değildir. Söz konusu değerlerin herhangi bir nedenle şirket aktifinden daha yüksek değerlerle satılması ya da çekilmesi halinde doğacak değer farkı eski malikin değil, kurumun geliri niteliğinde olacak ve o nedenle vergilendirilecektir. Anonim şirkete ayni sermaye olarak konulan menkul ve gayri menkullerin şirket aktifinde kayıtlı olduğundan fazla bir emsal bedeli ile değerlenerek, yükümlünün vergilendirilmesi halinde aynı değer farkı iki defa vergilendirilmiş olacaktır. Olayımızda otel ve demirbaşların yükümlünün şahsi işletmesinin aktifinde kayıtlı değerleri, mahkemece belli edilen değerden fazla olduğundan vergilendirilecek bir değer farkı bulunmadığı sonucuna varmıştır, ı , Bu nedenlerle, mahkeme kararında kanuna aykırılık bulunmadığı ndan, Vergi Dairesi temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.
|
|