Danıştay Dördüncü Daire
Kasa hesabinin alacak bakiyesi vermesi re'sen tarh nedenidir. Uyuşmazlık, toptan gıda maddesi satışı ile uğraşan adi ortaklıkça cari hesabın kasa hesabı gibi kullanıldığı ve bu hesabın alacak bakiyesi verdiği inceleme raporu ile belirlenerek, alışları kayda geçen emtianın satışından sağlanan hasılatın tümünün defter kayıtlarında yer almadığı, diğer deyimle açıktan faturasız satıldığı görüşüyle alacak bakiyesi tutarının tamamı matrah farkı kabul edilerek yükümlü adına payı oranında yapılan tarhiyatı, söz konuşu alacak bakiyesinin, faturasız satışından kaynaklandığının kaydı envanter sonucunda anlaşıldığı, o halde tümünün matrah farkı olamıyacağı, alışların bu meblağdan düşülmesi gerektiği gerekçesiyle değişiklikle onayan Vergi Mahkemesi kararın temyizine ilişkindir. inceleme raporu ve bilirkişi raporuyla dosyadaki diğer belgelerin incelenmesinden, adi ortaklığın kasa hesabı yerine cari hesabı kasa hesabı gibi işlettiği ve bu hesabın alacak bakiyesi verdiği anlaşılmış olup, kasa hesabinin alacak bakiyesi vermesi halinde defterlerin sağlıklı bir vergi incelemesi yapılmasına olanak vermediği Danıştay'ın süregelen içtihatlarıyla kabul edildiğinden olayda re'sen takdir nedeninin bulunduğu sonucuna varılmaktadır. inceleme elemanınca 12.750.060 lira tutarındaki alacak bakiyesinin. faturalı alınan malın yine faturalı satılmakla beraber faturada gösterilen satış bedelinin dışında açıktan para tahsil edilmesinden kaynaklandığı, dolayısıyla açıktan alınmadığı halde açıktan satılan emtianın alış bedelinin defterlere intikal ettirildiğinin kabulü zorunlu olduğundan, kayıtlara geçirilmeyen hasılattan alış bedelinin tekrar düşülmesinin mükerrerlik yaratacağı görüşüyle, tamamı matrah farkı olarak saptanmış ise de bilirkişi tarafından defter ve belgeler üzerinde yapılan kaydi envanter sonucunda girişi yapılan emtianın noksan satış kaydı bulunmadığı belirlendiğinden, kasa hesabında görülen alacak bakiyesinin, faturasız alınan ve faturasız satılan emtiadan kaynaklandığının kabulü zorunludur. Bu durumda söz konuşu meblağının tümünün matrah farkı kabul edilmesi mümkün olmadığından, faturasız alınan malın maliyet bedelinin açıktan sağlandığı saptanan hasılat tutarından düşülmesi yerindedir. Ancak gerek bilirkişi raporunda gerekse bu rapora dayanılarak verilen mahkeme kararında adi ortaklığın satışım yaptığı emtianın büyük bir kısminin şeker fabrikalarından alınan ve kar haddi belli olan şekerden oluştuğu açıklandığı halde, şeker dışında kalan (margarin, sıvı yağ, un, tuz v.s.) emtia alış ve satışlarından ortaya çıkan ve 19781979 ve 1980 yılları itibariyle alış ve satış faturaları üzerinden ortalama bir hesaplama ile bulunan gayrisafi kar oranının (%27,35,%28,16 gibi) şeker dahil tüm emtia satışına uygulanarak maliyetin tesbiti yoluna gidilmiş, hatta, bu ortalama gayrisafi kar oranının saptanmasında da önemli maddi hatalar yapıldığı görülmüştür. Çoğunluğunu şekerin oluşturduğu kabul edilen satışların tümüne bu yüksek kar oranlarının uygulanması, şeker fabrikalarınca toptancı karı alarak saptanan %3 karın çok üstünde olması karşısında yerinde görülmediği gibi, diğer emtiaları da toptan satan adi ortaklığın, bu tür mallardaki kar oranları Toprak Mahsulleri Ofisi, Tariş v.s. gibi resmi müesseselerden alınacak yanıtlarla daha sağlıklı bir biçimde saptanabileceğinken bu yola gidilmemesinde de isabet bulunmamıştır. öte yandan, Vergi Dairesi Müdürlüğünce ileri sürülen, "alacak bakiyesi dışında, faturasız alınan malın maliyeti kadar kazadan fara çıktığının kabul edilmesi gerekeceği, dolayısıyla kayden kasada bulunmadığı halde kasadan çıkan paranın, faturalı alışlar için yapılan ödemelerle faturasız alışlar için fiilen yapılan ödemelerin toplamı kadar olacağı, gayrisafi karın da buna göre hesaplanabileceği" yolundaki iddiası da gözönünde tutularak gayrisafi hasılatın yükselip yükselmediği araştırıldıktan sonra, buna göre, yukarıda açıklanan biçimde saptanacak kar yüzdesi uygulanıp beyan dışı kalmış safi kazancın hesaplanması gerekmektedir. Taraflar temyiz istemlerinin bu nedenlerle kabulü ile ............ Vergi Mahkemesi kararının (yukarıda açıklanan hususlarda gerekirse tekrar bilirkişi incelemesi daha yaptırıldıktan ya da mahkemelerine araştırma ve inceleme yapıldıktan sonra) yeniden bir karar verilmek üzere bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.