|
Dairesi
Veraseten intikal eden ve ticari sermayenin unsuru olan emtianın, ilk tarhiyatta gözönüne alınmak üzere maliyet bedeline göre beyan edilmesi üzerine, idarece emsal bedeline göre değerleme yapılarak aradaki fark üzerinden ikmalen vergi salınmasında isabetsizlik yoktur ve aynı değerleme ölçüsüne göre
|
|
Karar No
1986/2482
|
|
Esas No
1984/3369
|
|
Karar Tarihi
10-11-1986
|
|
|
Danıştay Yedinci Daire
Veraseten intikal eden ve ticari sermayenin unsuru olan emtianın, ilk tarhiyatta gözönüne alınmak üzere maliyet bedeline göre beyan edilmesi üzerine, idarece emsal bedeline göre değerleme yapılarak aradaki fark üzerinden ikmalen vergi salınmasında isabetsizlik yoktur ve aynı değerleme ölçüsüne göre bulunmayan fark için ceza kesilmemesi gerekir. Muris tarafından ölümünden önce işletmeden çekilmediği halde çekilmiş gibi gösterildiği öne sürülen 149.023.86 liraya ilişkin para çekme kaydının, ölüm tarihine tekaddüm eden bir kaç gün içinde yapıldığı ve bu işlemin muvazaalı olduğu yolunda idarece yapılmış bir tespit bulunmadığından, anılan matrah farkına ilişkin olarak ikmalen salınan cezalı verginin mahkemece yazılı gerekçe ile terkininde isabetsizlik görülmemiştir. Ancak, 7338 sayılı Veraset ve intikal Vergisi Kanunu’nun 1318 sayılı Kanunla değişik 10. maddesi 2. fıkrasında ’mükelleflerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere veraset ve intikal vergisi mevzuuna giren malları aşağıda belirtilen değerleme ölçülerinde faydalanarak, belirtilmeyenler bakımından ise Vergi Usul Kanunu’nun servetleri değerleme ile ilgili 3. bölümündeki esaslara göre değerlemek ve beyannamelerinde göstermek zorunda oldukları’ hükme bağlanmış, aynı maddenin (a) bendinde, öz sermaye veya ticari varlığın, bu maddedeki esaslara göre, bu maddede hüküm olmayan hallerde Vergi Usul Kanunu’nun iktisadi işletmelere dahil kıymetleri değerleme ile ilgili 2. bölümündeki esaslara göre tesbit olunacağı belirtilmiştir. Sözü edilen maddenin üçüncü fıkrasında ise mükelleflerin beyanına göre tarh edilecek vergilerin, intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunacak değerlerine göre ikmal edileceği hükmü yer almıştır. Sözü konusu madde hükümlerine göre, veraset yolu ile veya herhangi bir surede olursa olsun ivazsız bir tarzda bir şahıstan diğer şahsa intikal eden malların veraset ve intikal vergisi matrahına esas alınacak değeri intikal eden malların Vergi Usul Kanunu’na göre bulunan değerleridir. Veraset ve intikal vergisinde, intikal eden malların (servetin) değerleri vergi ve matrah olduğundan bu malların değerlemesinin 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Servetleri Değerleme başlıklı üçüncü bölümündeki esaslara göre yapılacağı açıktır. 7338 sayılı Veraset ve intikal Vergisi Kanunu’nun yukarıya alınan 10. maddesi hükmü uyarınca yükümlülerin ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere madde hükmünde yazılı ölçülerden yararlanarak bildirdikleri değerler üzerinden tarh edilen vergiler; idarece 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun Servetleri Değerleme başlıklı üçüncü bölümdeki esaslara göre ikmal edilecektir. Olayda intikal eden ticari emtiadır (zeytindir). 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 292. maddesinde vergilendirilecek bir servete dahil ticari sermayenin unsurlarından bulunan emtianın emsal bedeli ile değerlendirileceği hükmü yer almıştır. Yükümlüler kendilerine intikal eden ticari sermayenin unsuru olan emtiayı (zeytini) ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere maliyet bedeli üzerinden beyan ettiklerine göre idarece emsal bedeline göre değerleme yapılarak aradaki fark üzerinden ikmalen vergi salınmasında yasa hükümlerine aykırılık bulunmadığı halde, vergi aslının yazılı gerekçeyle terkini yerinde görülmemiştir. Bu matrah farkından dolayı kesilen cezaya gelince, 7338 sayılı Kanun’un 10. maddesinin 4. fıkrasında ’ilk tarhiyatta nazara alınmak üzere mükellefler tarafından bu maddedeki esaslara göre beyan edilen miktar ile idarece aynı değerleme ölçülerine göre bulunan miktar arasındaki (arka ait vergi kusur cezalı olarak alınır’ denildiğinden, aynı değerleme ölçüsüne göre bulunmayan fark için ceza kesilemeyeceği cihetle kusur cezasının terkini, sonucu itibariyle yerinde görülmüştür. Diğer taraftan, satıldığı halde, gelirinin beyan edilmediği diğer bir ifade ile eksik beyan olunduğu öne sürülen 6.638 kg. zeytin ile ilgli olarak mükellefçe bu miktarın fireye tekabül ettiği öne sürüldüğüne ve gelir vergisi yönünden Danıştay Dördüncü Dairesi’ne intikal eden bu konudaki uyuşmazlık sonucunda anlaşmazlık 2801 sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Özel Uzlaşma Yolu ile Tahsili Hakkındaki Kanun hükümleri uyarınca sona erdirilmiş olduğundan, fire konusunda kesin bir hüküm bulunmadığına göre veraset ve intikal vergisi yönünden noksan bir beyanın bulunup bulunmadığının saptanabilmesi için beyan dışı bırakıldığı ileri sürülen 6.628 kg. zeytinin fireden meydana gelip gelmediği hususunun mahkemece araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bu konudaki matrah farkının gelir vergisi yönünden çıkan uyuşmazlık sonucunda kabul edilmediğinden bahisle, salınan vergi ve kesilen cezanın terkininde de isabet görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kısmen kabulü ile mahkeme kararının, ticari emtianın emsal bedeline göre değerlendirilmesi sonucu bulunan matrah farkı ile beyan dışı bırakılan ticari emtiaya ait matrah farkına ilişkin kısminin bozulmasına, emsal bedel dikkate alınarak bulunan matrah farkına uygulanan cezaya ilişkin kısmı ile işletmeden çekilmediği öne sürülen meblağa ait matrah farkına ilişkin kısminin ise onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|