Danıştay Üçüncü Daire
Ödeme emrinin iptali istemiyle açılan davada ticari faaliyette bulunulmadığı yolundaki iddianın, borcun olmadığı anlamında mütalaa edilmemesi gerekmektedir. 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 55. maddesinde, amme alacağım vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarım ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumunun bir ödeme emri ile tebliğ olunacağı, 58. maddesinde de, kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahsın, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabileceği hükme bağlanmış olup, davacı adına 1983 takvim yılı için 213 sayılı Kanunu'nun mükerrer 30. maddesi hükmü uyarınca idarece tarh olunan götürü gelir vergisi ile kesilen kusur cezasının tahsilini sağlamak amacıyla düzenlenen ödeme emri ihtilaflı ise de, adı geçenin ödeme emrinin iptali için ileri sürdüğü bu sebep ilgilinin esasen tarhiyat aşamasında ileri sürülmesi gerektiğinden ilanen tebliğ ile kesinleşen ve vadesinde ödenmeyen kamu alacağı için ödeme emri düzenlenmesinde kanuna aykırılık görülmemiştir. Açıklanan sebeplerle, Vergi Mahkemesince, davacının 1983 yılında ticari faaliyetinin olup olmadığı hususunun araştırılması suretiyle adı geçenin böyle bir faaliyetinin bulunmadığı sonucuna varılarak ödeme emrinin iptali yolunda verilen kararda isabet bulunmadığı cihetle temyiz isteminin kabulü ile ............ Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına, davanın reddine oybirliğiyle karar verildi.