|
Dairesi
Kur farkları ödendiği yılın sonuç hesaplarına intikal ettirilebilecek olan iktisadi kıymetin maliyetine dahil edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi zorunlu değildir.
|
|
Karar No
1985/704
|
|
Esas No
1984/780
|
|
Karar Tarihi
06-03-1985
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Kur farkları ödendiği yılın sonuç hesaplarına intikal ettirilebilecek olan iktisadi kıymetin maliyetine dahil edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfa edilmesi zorunlu değildir. Olayda uyuşmazlık, Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’ndan alınıp, sabit kıymetlere yatırılan uzun vadeli borç taksitlerine ilişkin olmak üzere ödenen kur farkının, 104 Seri No’lu VUK Genel Tebliği’nde belirtildiği gibi, sabit kıymetin maliyetine ilave edilerek amortisman yoluyla mı itfa edileceği, yoksa 121 Seri No’lu Genel Tebliğ’de açıklandığı gibi kur farklarının ödendiği yıl sonuç hesaplarına aktarılması yoluyla mı giderileceği ve bir defa maliyete ilave yoluyla amortismana tabi tutulmakla itfa yolu seçilmiş olması halinde, bu seçimlik hakkından sonradan vazgeçilip geçilemiyeceği hususuna ilişkin bulunmaktadır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 262. maddesinde, maliyet bedeli, iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin arttırılması sebebiyle yapılan ödemelerle, bunlara ilişkin tüm giderlerin toplamı şeklinde tarif edilmiş olup, bu tarifin gereği olarak, kredi ile alınan bir iktisadi kıymetin ödenecek borç taksitlerine ilişkin ve tark parasının devalüe edilmesi sebebiyle işletme bilançosu ile pasifindeki değerleme sonucu meydana gelen artışa tekabül eden kur farkının da, o iktisadi kıymetin iktisabı için yapılan ödeme olarak maliyet bedeline ilave edilmesi gerekli bulunmakta ve amortismanın genel tanımına da uygun düşmekte ise de; son yıllarda bilhassa günü müzde batı ülkeleri para değerinde sık görülen dalgalanmalar ve serbest kur tatbikatı nedeniyle, birbiriyle yakın ilişkisi bulunan bütün ülke para değerinde değişmeler olmakta ve bu oranda da Türk lirası borçlanmaları da buna paralel değişmekte ve bu nedenle amortismana tabi iktisadi kıymetlerin Türk Lirası borçlarına ilişkin kur farklarının borç ödeninceye kadar her hesap dönemi sonunda sabit kıymetlerin maliyet bedelleriyle ilgilendirilmesi ve her yıl maliyetlerin, dolayısıyla amortismanın hesaplanmasında ve bu kayıtların izlenmesinde büyük güçlükler doğuracağı açıktır. Kaldı ki, Maliye Bakanlığı da 28.05.1974 tarih ve 14898 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanan 121 Seri No’lu Vergi Usul Kanunu’nun Genel Tebliği’nde bu görüşe yer vermiş ve devletler tarafından resmi olarak yapılan devalüasyon veya revalüasyon hariç tutularak para değerindeki dalgalanmalar ve serbest kur tatbikatıyla meydana gelen kur farklarının, ilgili yıl netice hesaplarına intikal etmelerim bu yönde yönlendirmiş ve doğal olarak da, dileyen mükelleflerin eski uygulamaya devam edebileceklerim kabul ederek, ihtiyarına bırakılan bu haktan, sonradan dönemeyeceğine dair herhangi bir bağlayıcı hüküm de getirilmemiştir. Dava konusu olayla ilgili olarak davacı anonim şirketten istenen 1981 yılı defter ve belgeleri üzerinde yapılan inceleme sonucunda 1981 yıl kur farkının 60.554.884.26 TL. olduğu ve bunun netice hesaplarına intikal ettirildiği görülmüştür. Diğer taraftan, davalı Vergi Dairesi savunmasında da 121 Seri No’lu VUK Genel Tebliği hükümlerine uygun olarak işlem yapıldığının tesbit edilmesi halinde gerekli düzeltme işleminin yerine getirileceği belirtilmiş bulunduğundan; doğrudan gider yazılan kur farklarına ilişkin matrahın vergilendirilmesinde yukarıdaki yazılı nedenlerle yasaya uyarlık görülmemiştir. Bu nedenle davanın kabulüne, yapılan işlemin iptaline ilişkin Vergi Mahkemesi karanın onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|