Danıştay Dördüncü Daire
Ortaklarca işletmeden çekilen iş hanının, emsal bedeli ile değerlenmesi gerekirken, maliyet bedeli ile değerlenmesi yasaya aykırıdır. VUK’nun 267. maddesinde, emsal bedel, gerçek bedeli belli olmayan veya bilinmeyen ya da doğru olarak saptanamayan bir malın, değerleme gününde satılması halinde, emsaline nazaran haiz olacağı değer olarak tanımlanmıştır.
Bu.tanımlama ile, emsal bedele, rayiç değere eş bir değer verildiği anlaşılmaktadır.
Bu nedenle, gayri menkullerin değerlemesinde, 267. maddenin 1. ve 2. bent hükümlerinde yeralan ortalama fiyat esası ile maliyet bedelinin esas alınmasına olanak bulunmadığı ortaya çıkmaktadır. Söz konusu madde hükmünden anlaşılacağı üzere, emsal bedel, malın satış bedeli yerine geçecek bir ölçü niteliğinde olup, malın maliyet bedeli veya iptidai maddelerin değerinin doğrudan emsal bedeli olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Ayrıca, takdir esasına göre, emsal bedeli tespit edilirken, emsal bedelinbir satış bedeli olduğu düşünülerek, takdirde kullanılacak donelerin gerçek satış fiyatının saptanmasına yönelik olması gerekmektedir.
Bu duruma göre, ortaklar tarafından işletmeden çekilen işhanının, VUK’nun 267/3. bendin de yeralan takdir esasına göre değerlenmesi gerekirken, maliyet bedeli ile değerlenmesi uygun görülmemiştir.
Bu nedenle Vergi Mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.