Danıştay Dördüncü Daire
Yurt dışında bulunan muhabir bankalar ile cari hesap ilişkisi bulunan bankanın, borçlu durumunda olduğu dönemler nedeniyle, muhabir bankalar lehine tahakkuk ettirdiği faizlerin vergi tevkifatına tabi tutulması gerekir. ..... Anonim Şirketi'nin cari hesap ilişkisi içerisinde bulunduğu yurt dışındaki muhabir bankaların cari hesabına tahakkuk ettirdiği faizden Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24. maddesi uyarınca vergi tevkif etmediğinin düzenlenen inceleme raporuyla saptanması üzerine, adına ikmalen salınan kurumlar (stopaj) vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasını, lehte ve aleyhte tahakkuk eden faizlerin bir bütün teşkil ettiği, ancak aleyhte tahakkuk eden faizlerin daha fazla olmasının, dar mükellef durumunda olan yabancı bankaların alacaklı oldukları faizlerin daha fazla olmasının, dar mükellef durumunda olay yabancı bankaların alacaklı oldukları faizin bu yolla kapatılmasına ve var olmadığının kabulüne imkan vermeyeceği, bunları alacakları, mükellef bankanın bilançosu pasifinde yer aldığına göre, aktife bir değere tekabül edeceği ve yurt dışından sağlanan kaynak niteliğinde olması nedeniyle, Türkiye'deki bankaya yatırılmış sermaye olarak kabul edilmesini gerekli kıldığı, bu durumda, 193 sayılı Gelir Vergisi kanunu'nun 7/6. maddesine atıfta bulunan Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 12/6. maddesi uyarınca tahakkuk eden faizleri menkul sermaye iradı olarak kabulü ile aynı kanunun 24/4. maddesine göre kurumlar vergisi tevkifata tabi tutulmasında yasal zorunluluk bulunduğu ancak, saptanan koşullar banka kayıtlarından çıkarıldığı ve durum yoruma müsait olduğundan vergi ziyanına sebebiyet vermesi kaçakçılık kastının varlığım doğurmayacağından, olayda kusur ceza kesilmesi gerektiği gerekçesiyle vergi aslım aynen, kaçakçılık cezasını ise kusur cezasına çevirerek değişiklikle onayan itiraz Komisyonu kararının cari hesap sözleşmesinin özelliğinden dolayı hesabın kesilmesinden önce taraflardan hiçbirinin alacaklı ve borçlu sayılamayacağı, ilgili yıl bir bütün olarak ele alınırsa, muhabirlerinden alacaklarının borçlarım aştığı, dolayısıyla yürütülen faizin muhabir bankalar açısında menkul sermaye iradı olmadığı iddiasıyla bozularak tarhiyatın kaldırılması isteğine ilişkindir. Uyuşmazlık, yükümlü banka şubesinin Türkiye dışındaki muhabir bankaları ile yabancı para üzerinden akdettiği, cari hesap sözleşmesi uyarınca ödediği faizden vergi tevkif edip yaptıramadığının anlaşılması üzerine ikmalen yapılan tarhiyatı vergi aslı bakımından aynen, cezayı ise kusur cezasına çevirerek değişiklikle onayan itiraz Komisyonu kararma ilişkin bulunmaktadır. Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü hususlar temyiz konuşu edilen komisyon kararım kusurlandırıcı nitelikte görülmemiştir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 24. maddesinin A paragrafının 4 numaralı bendinde, dar mükellefiyete tabi kurumların elde ettikleri menkul sermaye iradinin kurumlar vergisi tevkifatına tabi olacağı, B paragrafına, dar mükellef durumunda olan kurumlara (A) paragrafında yazılı kazanç ve iratları sağlayanların, bu kazanç ve iratlardan kurumlar vergisi tevkifatı yapmak zorunda oldukları, kazanç ve iratları sağlayanların, kurumlar vergisi tevkifatına tabi kazanç ve iratları nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettiren gerçek ve tüzel kişiler olduğu hükme bağlanmıştır. Her ne kadar Türk Ticaret Kanunu'nun 87. maddesindeki, iki kişinin para, mal, hizmet ve diğer hususlardan dolayı birbirlerindeki alacaklarım ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip, bunları kalem kalem zimmet ve matlup şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak bakiyeyi isteyebileceklerine ilişkin mukavele, cari hesap mukavelesi olarak tanımlanmış ise de, bu mukaveleye göre alacaklı ve borçlu durumda olan kuruluşların yaptıkları karşılıklı hizmetler sonucu sağlanan alacakların birbirine mahsubunun taraflar lehine faiz tahakkukunu engellediği kabul edilmez. Zira cari hesap mukavelesinin umumi hükümlerini düzenleyen aynı kanun'un 88. maddesinin 9. bendinde, cari hesabın matlup kısmına kaydolunan tutarlar için mukavele veya ticari teamüller gereği alındıkları günden itibaren faiz işleyeceği belirtilmiştir. Bu hüküm karşısında, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karşı borçlu durumda gösteren her türlü kayıt ve işlemler, istihkak sahibine hesaben yapılan ödemeyi ifade edeceğinden, sözkonusu faizlerin sonuçta cari hesap sözleşmesini teşkil eden muhabir bankanın sorumlu banka adına tahakkuk ettirdiği faiz gelirinden mahsubunun gerekmesi, bu faizin hesaba kaydı anında vergi tevkifatına tabi tutulması zorunluluğunu ortadan kaldırmaz. Açıklanan bu nedenlerle taraflarca ileri sürülen iddialar İtiraz Komisyonu karartının dayandığı gerekçeler karşısında, kararın bozulmasını gerektiren nitelikte görülmediğinden taraflar temyiz isteminin reddine oyçokluğuyla karar verildi.