|
|
|
Dairesi
Tahakkuk etmemiş kıdem tazminatı için pasifte karşılık ayrılamaz.
|
|
Karar No
1985/346
|
|
Esas No
1984/1030
|
|
Karar Tarihi
24-01-1984
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Tahakkuk etmemiş kıdem tazminatı için pasifte karşılık ayrılamaz. Davacı tarafından ihtilaf konusu yapılan hususlardan birincisi, Bakanlar Kurulunun 02.10.1967 tarih ve 6/8803 sayılı kararı ile onaylanan kira sözleşmesinin 43. maddesinin (G) fıkrasına göre milli pazarlama hissesi adı altında bütün ..... otelleri için yapılan müşterek uluslararası reklam masraflarım karşılamak üzere ..... Otelinin yıllık brüt gelirinin % 1,2’si, Türkiye dışında masrafı yapan ..... otellerinin ana merkezine ödenen miktarın genel gider kabul edilip kurum kazancından düşülüp düşülemiyeceği hususuna ilişkindir; 213 sayılı VUK’nun 8. maddesinde özel mukavelelerin Vergi Dairesini bağlamıyacağı kesin olup, ayrıca 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 14. ve 15. maddelerinde kurumların hangi giderleri kurum kazancından indirebilecekleri belirtilmiş, 15/5. maddesinde özel olarak dar mükelleflerin yapmayacakları indirimler tadat edilerek, (b) fıkrasında ’ana merkezin ve şubelerin giderlerine veya zararlarına iştirak etmek üzere ayrılan hisselerin kurum kazancından indirilebileceği’ hükme bağlanmıştır. Kanun vazı ’ana merkez’ ifadesiyle kuruluşun Türkiye dışında bağlı olduğu herhangi bir organizasyonu en geniş biçimde kavramış ve başka bir ihtimali de önlemek için Türkiye dışındaki şubelerinden gelecek masraf ve zarar hisselerini de kabule şayana görmediklerini yine ’Türkiye dışındaki şubeler’ ifadesiyle belirtmek istemiştir. Diğer taraftan hadiseye Gelir Vergisi Kanunu’nun 40/1. maddesinin tatbikine de imkan yoktur. Zira, mezkur madde hükmünden yararlanabilmek için yapılan giderlerin ticari kazancın elde edilmesi ile doğrudan ilgili bulunması gerekir. Olayda ise yapılan gider, yurt dışında yapılan reklam gideri olup Türkiye’de genel gider olarak kabul edilemez. Yine Gelir Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde dar mükelleflerin sadece Türkiye’de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmıştır. Kazancın nasıl Türkiye’de elde edilme zorunluluğu varsa, buna paralel olarak giderlerin de Türkiye’de yapılmasının zorunlu olduğu izahtan varestedir. Bu nedenle yurt dışındaki uluslararası reklam masrafları için yapılan giderlere iştirak için brüt gelirin % 1,2’sinin ana merkeze ödenmesi keyfiyeti, bu miktarın genel gider olarak kabul edilip, kurum kazancından düşülmesi mümkün değildir. Bu itibarla, ana merkez reklam giderlerine katılma payı olarak hesaplanan 14.114.953 liranın matrahta bırakılması gerekir. Davacı şirket tarafından uyuşmazlık konusu yapılan hususlardan ikincisi ise, şirkette personele iş Kanunu ve yapılan toplu sözleşmeler uyarınca ödeyebileceği kıdem tazminatlarının yıllar itibariyle hesaplayıp karşılık ayrılmış olup bu karşılıkların gider kaydedilip edilmeyeceği hususuna ilişkindir. 213 sayılı VUK’nun 288. maddesinde, karşılığın tarifi yapılmıştır. Bu tarife göre, ’hasıl olan ve husulü beklenen fakat miktarı katiyetle kestirilemeyen ve teşebbüs için bir borç mahiyetini arzeden belli bazı zararları karşılamak üzere hesabın ayrılan meblağlara karşılık denileceği belirtilmiş ve 287. maddesinde, bu giderlerin cari hesap dönemi içerisinde mukayyet değerleri üzerinden muhasebeleştirilmesi hükme bağlanmıştır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 3 numaralı bendinde, işle ilgili olmak suretiyle mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zararziyan ve tazminatların tesbitinde gider olarak indirilebileceği. Bu kanun hükümlerine göre cari hesap dönemi içerisinde vuku bulan veya bulacak zararları karşılamak gayesiyle karşılık ayrılabileceği açıktır, işçilere ödenecek kıdem tazminatı bir zarar niteliğinde değildir. Tazminat bir hizmet karşılığı olarak ödenmekte ve Gelir Vergisi Kanunu’nun 25. maddesinin 7. bendinde ücretin bir devamı niteliğinde olduğu belirtilmektedir. Ücretler ise işletmede bir gider unsurudur. Ancak, yukarıda açıklanan 40. madde hükmüne göre cari hesap döneminde bu meblağların gider olarak gösterilme olanağı vardır. Ödenmemiş bir mablağın gider unsuru yoktur. Kaldı ki, kıdem tazminatının ne kadar ödeneceği ve ne zaman ödeneceği de bazı şartların doğmasına bağlanmıştır, işçinin kusurlu olması halinde ödenmeme ihtimali vardır. Karşılıkların pasifte yer almasında bir zararın kesin keş var olması icap etmektedir. Bu itibarla, bu haliyle işçiye ödenecek kıdem tazminatları için 288. maddeye dayanılarak bir karşılık ayrılması mümkün olmadığı gibi gider olarak safi kazancın tesbitinde de indirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, 5.761.107.50 lira tutarındaki tazminatın gider yazılması mümkün bulunmadığından matrahta bırakılması. Bu nedenle, tarh edilen kurumlar vergisinde kanunda aykırılık görülmemiştir.Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı iddialarının reddine, salınan kurumlar vergisinin onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.
*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.
|
|
ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi
|
|
Excel Dokümanı
|
|
|
|
|
|
|
|