Dairesi
Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin, yemin hariç her türlü delille kanıtlanabileceği yolundaki VUK'nun
Karar No
1985/2
Esas No
1985/1
Karar Tarihi
22-03-1985

Danıştay Vergi Dava Daireleri Genel Kurulu Kararı 

Vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemlerin gerçek mahiyetinin, yemin hariç her türlü delille kanıtlanabileceği yolundaki VUK'nun 3. maddesi karşısında, olay tarihinde yapılmış bir saptama bulunmayan durumlarda, sonradan alınan resmi yazıların, her zaman temini mümkün görülecek, bu konuda isteğe rağmen keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmadan davanın reddine karar verilmesi yasaya uygun değildir. Tarımsal uğraşısından dolayı 1980 takvim yılma ilişkin olarak verildiği bu beyannamenin gerçeği yansıtmadığına, anlatımına başvurularak düzenlenen inceleme tutanağı dayanak gösterilen ve bu yıl da kazancının 543.450 liralık kısmım gizlediği saptanan yükümlü adına re'sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi, mali denge vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasını onayan Vergi Mahkemesi kararım inceledikten sonra gereği görüşüldü. 1980 takvim yılma ilişkin beyannamesine ek zirai kazançlar bildirim föyünde muz, narenciye ve fıstık tarımından elde ettiği 213.500 lira satış tutamdan %70 oranında ve 149.450 lira götürü giderim indirerek, 64.050 lira tarımsal kazanç beyan eden ve 27.7.1981 tarihinde ifadesine başvurulması üzerine, 1980 yılında uğraşısı yapılan tarım türlerinde birim basma elde edilen verim sorusuna verdiği yanıtta, bir dönüm muzluktan 110 dal, bir daldan 15 kg muz elde edildiği, tarımsal ürünleri ne şekilde sattığı sorusuna verdiği yanıtta ise muzun, İstanbul Halinde 60 liradan satıldığı şeklindeki açıklaması esas alınarak, 1979 yılından 1980 yılma devreden 50 dal muz ile birlikte, muz tarımı yapılan 20 dönüm araziden 607.500 lira gelir beyanında bulunulması gerektiği, bu nedenle vergi beyannamesinin gerçeği yansıtmadığı saptanan yükümlü adına re'sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi ve mali denge vergisiyle kesilen kaçakçılık cezasına karşı açılan dava reddedilmiştir. Tarhiyatın dayandırıldığı inceleme tutanağında verimle ilgili teshiller yanında nemotot hastalığı nedeniyle muz tarımı yapılan bahçelerdeki muzluğun söküldüğü, hastalık ve sokum olayı ile ilgili olarak olay tarihinde alınmış bir rapor olmadığı da saptanmış, tarhiyata karşı açılan davaya ait dilekçede yükümlü, muzluğun söküldüğünün keşif yapılarak saptanabileceğim, tutanağın beşinci maddesinde, hastalık nedeniyle muzdan gelir elde edilemediğin! belirtmesinden sonra bütün muzluğu söktüğü anlatımının, bütün muzları sattığı yazılarak maddi hata yapıldığım, köy sulama kooperatifinden kullanılan su miktarı öğrenilerek bu durumun belirlenebileceğini ileri sürmüş, dilekçesin! Gazipaşa Kaymakamlığına havale ettirerek yaptığı başvuru üzerine düzenlenen 29.3.1982 günlü raporu mahkemeye sunmuştur. Dava dilekçesine ilişik bu raporlarda, yükümlünün muz bahçelerinde 1974 yılında başlayan nemotot hastalığı ile mücadelenin başarısız sonuç verdiği ve hastalığın, 1979 yılında son safhaya gelmesinden dolayı muzluğun söküldüğü, yerine narenciye bahçesi tesisi için önerilerinin alındığı ve uygulandığı, zaman zaman yerine gidilerek bilgiler verildiği, bu bahçenin raporun düzenlendiği 1982 yılında, üç yaşında olduğu belirtilmiştir. Davayı inceleyen mahkeme, kararın sonuç kısmında da açıklandığı üzere bu raporları, her zaman temin edilebilecek nitelikte görerek, Gazipaşa Ziraat Mühendisliğinden olay yılında hastalık ve sokum nedeniyle düzenlenmiş rapor istemiş, ara kararım alan mühendisliğin üç görevlisinin, yükümlüye ait muzlukları gezip görerek düzenledikleri ve hangi mevkideki bahçede hangi tarihte muz sokumu yapıldığı, bahçeye muz yerine dikimi yapılan ağaç türü ve bahçelerin durumuna ilişkin, 23.2.1983 günlü rapor sunulmuş, bu rapor görüş açıklama niteliğinde bulunarak, olay tarihinde düzenlenmiş rapor varsa gönderilmesi istenince, 11.4.1983 günlü yazışım gönderen Gazipaşa Ziraat Mühendisliğince, muzluklardaki hastalığın mahallinde tesbit edilmiş olmasına karşın, resmi kayıtlara geçmiş bir rapor verilmediği, önder çiftçi durumunda olan yükümlüye hastalık nedeniyle muzluğun sökülüp, yerine narenciye tesisi önerildiği, öneriye uyulduğu, bu durumun zirai yayım faaliyeti uygulamalarından bilindiği açıklanmıştır. Yukarıda özü açıklanan 11.4.1983 günlü yazıda, muzluğun söküldüğüne ilişkin resmi bir kaydın bulunmadığının belirtilmesi, yükümlü tarafından sokum nedeniyle doğan nitelik değişikliğinden dolayı değişiklik beyanında da bulunulmamış olması, tarhiyatın ise yükümlünün ihtiraz! kayıt koymadan imzaladığı tutanağa dayanması, sunulan raporların her zaman temini mümkün ve genel kanı niteliğinde bulunması neden gösterilerek davanın reddine karar verilmiş, bu kararın temyiz olunması üzerine dosyayı inceleyen Danıştay Dördüncü Dairesince, 29.3.1982 günlü raporların her zaman temin edilebilir, 23.2.1983 günü rapor ile 11.4.1983 günlü yazının ise ihtilaflı yıldan sonra düzenlenmiş ve genel kanı mahiyetinde olduğuna dayanılarak davanın reddi yasaya uygun bulunmayarak mahkeme kararı bozulmuştur. Bozma kararından sonra eski kararda ısrar edilerek verilen davanın reddi yolundaki kararda ise mahkeme, bozma kararında yeniden yapılacak bir incelemeye neden olabilecek açık bir bozma sebebi gösterilmediğim belirtmiştir. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinde, Danıştay, idare ve vergi mahkemelerinin, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yapması öngörülmüş, VUK'nun 'ispat'ı tanımlayan üçüncü maddesinin B bendinde de, vergilendirmede, vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin esas olduğu ve bu muamelelerin yemin hariç her türlü delille kanıtlanabileceği kabul edilmiştir. Bu olayda uyuşmazlık, inceleme elemanı ve Vergi Dairesi Müdürlüğünce aksi ileri sürülmeyen ve yükümlü tarafından inceleme elemanına belirtildiği tutanaktan anlaşılan nemotot hastalığının, 1980 takvim yılında muz tarımım etkileme biçim ve ölçüsüyle ilgili olup, muzlukların kısmen veya tamamen sökülmesi, sökülenlerin yerine muz ya da başka bir ağaç fidanı dikilip dikilmediği, dikilen fidanların yaşı ve ürün verebilirlik durumu, elde edilmesine karşın vergisi beyan dışı bırakılmış bir kazancın olup olmadığım saptamak bakımından önem taşımaktadır. Vergiyi doğuran olayın ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetinin vergilendirmeye esas olması ve bunun yemin dışında her türlü delille kanıtlanabilmesi kuralı karşısında, muz tarımım olumsuz yönde etkilediği tartışmasız olan nemotot hastalığının, vergisi uyuşmazlığa konu yapılan yıl kazancım ne ölçüde etkilediği ve bunun nedenleriyle ilgili olmak üzere dosyaya sunulmuş ve gönderilmiş rapor ve yazıların, yükümlü tarafından hastalık ve sokum tarihlerinde alınmış bir rapor bulunmadığının inceleme tutanağında da yazılı olmasına karşın, her zaman temini mümkün ve olay tarihinden sonra düzenlenmiş olması nedeniyle davanın reddi yasaya uygun bulunmadığı gibi ne ilk kararda ne de ısrar kararında yükümlünün keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması halinde muzlukların söküldüğü ve yerine kısmen narenciye bahçesi tesis edildiğinin, tesis edilen ağaçların yaşı da saptanarak anlaşılabileceği iddiasının neden yerine getirilmediğine değinilmemiş olması, idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin birinci bendinde yer alan bozma nedenleri kapsamındadır. Davanın reddine ilişkin Antalya Vergi Mahkemesinin ilk kararma karşı yükümlünün temyiz başvurusu üzerine yapılan temyiz incelemesi sonucunda verilen ve mahkemece uyulmayan Danıştay Dördüncü Dairesinin bozma kararında davanın mahkeme kararında yazılı nedenlerle reddinin yasaya uygun bulunmadığı belirtilmiştir. Söz konuşu karar, yükümlünün dava dilekçesinde ve inceleme tutanağında yer alan iddiaların yeniden değerlendirilmesini ve mahallinde inceleme yapılarak karar verilmesini engelleyecek nitelikte değildir. idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinin dördüncü fıkrasında, mahkemelerce verilen ısrar kararlarının temyizi halinde, Vergi Dava Daireleri Genel Kurulunca, Danıştay'ın ilgili dava dairesinin kararı uygun görüldüğünde, mahkemenin ısrar kararının bozulmasına karar verileceği yazılı olduğu ve açıklanan hukuksal nedenlerle Danıştay Dördüncü Dairesi Kararı Genel Kurulunca uygun görüldüğünden Antalya Vergi Mahkemesinin ısrar kararının, dosyadaki belgeler de değerlendirilerek, muz tarımı yapılan bahçelerde mevcut ağaç miktarı ve bu ağaçların yasinin mahallinde inceleme yapılarak saptanmasından sonra belirecek duruma göre dava hakkında yeniden karar verilmek üzere bozulmasına, yargılama giderleri yeniden verilecek kararla hüküm altına alınacağından, bu konuda karar verilmesine gerek bulunmadığına oyçokluğu ile karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı