Danıştay Dördüncü Daire
Yalnızca imza ve tarih kapsayan tebliğ alındısına, tebligatın kime yapıldığının belli olmaması nedeniyle itibar edilmez. 213 sayılı VU.K'nun 102. maddesi hükmünde tebliğ olunacak belgeleri içeren zarfın posta idaresince muhatabına verileceği ve bu durumun tebligatı yapan posta memuru tarafından taahhüt ilmuhaberine tarih ve imza konulmak suretiyle tesbit edileceği belirtilmekte olup vergi ile ilgili tebligatlarda kullanılmak üzere bastırılan zarfın üstünde bu hükmün bir nevi açıklaması sayılabilecek şekilde ve matbu olarak basılmış, tebligatın ne şeklinde yapılacağına ilişkin ayrıntılı bilgi bulunmaktadır. Diğer taraftan 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 23. maddesinde ve VUK'nun anılan madde hükmüne paralel bir hüküm getirilmiştir. Her iki kanun maddesinde de yer alan hükümle posta memurunun tebligatı yaparken tebligatın bizzat muhatabına mı yoksa başka bir şahsa mı yapıldığının belirlenmesi ve tebliğ alındısı üzerine açıkça şerh konulmak ve tebligat yapılan şahsın imzası da alınmak suretiyle dikkatlice yapılmasın! sağlamak olup bu konuda yapılabilecek hataların en aza indirilmesi amaçlanmıştır. Posta memurunun uyarının ibare taşıyan tebliğ zarfı üzerine tebligatın sözkonusu hükümlere uygun şekilde yapıldığım gösterir kanıtlayıcı açıklamayı yazmaması durumunda, sadece tarih ve imzayı içeren tebliğ alındısının kabul edilebilir bir tutanak niteliğinde düşünülmesi olası değildir. Nitekim dosyada mevcut ihbarnamelerin tebliğine ilişkin tebliğ alındısında teslim tarihi ile imza tarihinde herhangi bir açıklayıcı bilgi bulunmamaktadır. Tebliğ zarfı üzerine tebligatın kimlere yapıldığı yolunda bir açıklama bulunmadığına göre usulüne uygun bir şekilde yapılmış bir tebligattan söz edilemez. Bu durumda posta memurunun veya vergi dairesinin tebligatım usulüne ve zarfın üzerindeki uyarıya uygun bir şekilde yapıldığım kanıtlaması gerekir ki, vergi dairesince buna ilişkin kanıtlayıcı bir bilgi ya da belge verilmemiştir. Bu nedenle, vergi mahkemesi kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.