Danıştay Dördüncü Daire
Kanunen tutulması zorunlu olan defterlerin usulüne uygun bir şekilde tutulduğunun saptanması halinde, ortaklardan birinin ifadesi esas alınarak re'sen takdir yoluna gidilemez. Uyuşmazlık, mükellefin 1/2 hissesine sahip olduğu adi ortaklığın 1981 takvim yılı defter ve belgelerinin incelenmesi sonucu gider makbuzlarının gerçek miktarları içermediğinin saptanması üzerine re'sen takdir yoluyla salınan kaçakçılık cezalı vergiye karşı mükellefin dava açması ve tarhiyatın tamamının cezası ile birlikte kaldırılması istemine ilişkindir. 213 sayılı VUK'nun 30. maddesinin 1. fıkrası, re'sen vergi tarhı "vergi matrahının tamamen veya kısmen defter, kayıt ve belgelere dayanılarak tesbitine imkan bulunmayan hallerde takdir komisyonunca saptanan matrah üzerinden vergi salınması", şeklinde tanımlamış, 2. fıkrasının 6. bendinde, 'tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair delil bulunması' halim re'sen vergi tarhının nedeni olduğunu belirtmiştir. Bu duruma göre re'sen vergi salınabilmesi için maddenin fıkralarında yazılı olan halterin bulunması ve özellikle tutulması zorunlu olan defterlerin veya verilen beyannamelerin gerçek durumu yansıtmadığına dair bir delilin bulunması gerekecektir. Olayda defterlerin usulüne uygun tutulduğu ve gider makbuzlarının da 213 sayılı VUK'nun 234. maddesine uygun düzenlendiği açıktır. Yasaya uygun başkaca bir tesbit yapılmaksızın, mücerret ortaklardan birinin ifadesine dayanılarak yapılan tarhiyat yerinde görülmemiştir. Bu nedenle, mükellefin temyiz isteminin kabulüyle vergi mahkemesi kararının bozulmasına, tarhiyatın re'sen kaldırılmasına, oyçokluğuyla karar verildi.