|
Dairesi
Devalüasyon nedeniyle meydana gelen kur farkları ödendiği tarihte gerçekleşmiş zarar sayılacağından, iktisadi kıymetin maliyetine ilave edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfasına gerek bulunmamaktadır.
|
|
Karar No
1984/4712
|
|
Esas No
1984/1439
|
|
Karar Tarihi
25-12-1984
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire ’
Devalüasyon nedeniyle meydana gelen kur farkları ödendiği tarihte gerçekleşmiş zarar sayılacağından, iktisadi kıymetin maliyetine ilave edilmek suretiyle amortisman yoluyla itfasına gerek bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, sabit kıymetlere ilişkin olarak resmi devalüasyon sonucu ortaya çıkan kur farklarının sabit kıymetlerin maliyetine eklenerek amortisman yoluyla itfa edilmesinin yerinde olmadığı, doğrudan zarar yazılmasında yasaya aykırılık bulunmadığı iddialarından doğmuştur. Vergi Usul Kanunu’nun 262. maddesinde maliyet bedeli; ’iktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderlerin toplamım ifade eder’ şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 269. maddesinde tesisat ve makinaların gayrimenkuller gibi maliyet bedeli ile değerleneceği, 280. maddesinde borsada rayici olmayan yabancı para ile olan alacak ve borçların değerlendirilmesinde Maliye Bakanlığı’nca tesbit ve ilan olunan kurların uygulanacağı, 320. maddesinde amortisman süresinin, kıymetlerin aktife girdiği yıldan başlayacağı belirtilmiştir.
Yukarıya alınan hükümlerin birlikte yorumlanmasından; iktisadi kıymetlerin iktisap edilmesinden aktife girdiği tarihe kadar, maliyete ilişkin olarak yapılan giderlerin iktisadi kıymetlerin maliyetine eklenmesi, aktife girdiği yıldan sonraki giderlerin maliyetle ilgilendirilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Aksi bir düşünce sık sık değişen kur farkları sebebiyle, amortismana tabi iktisadi kıymetlerin maliyetlerinin bu maliyetler üzerinden ayrılan amortismanların her dönem sonucu değişmesi neticesini doğurur.
Sabit kıymet ve amortisman hesaplarının borç ödeninceye kadar her yıl yeniden düzenlenmesi ise yatırımcı işletmelere büyük külfetler yükler. Bu itibarla mal mukabili ithalatta, Türkiye’ye fiilen ithal edilmiş, bilançonun aktifine girmiş iktisadi kıymetlerin bedelinin transferinde ortaya çıkan gecikme ve bu arada Türk Lirasi’nın devalüe edilmesi nedeniyle ödenmek zorunda kalınan kur farkının ödendiği tarihte gerçekleşmiş zarar olarak kabulü uygun bulunmuş, aksi görüşten hareketle ikmalen vergi tarhında isabet görülmemiştir. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın kabulüne dair Vergi Mahkemesi kararının onanmasına oybirliğiyle karar verildi.
|
|