Danıştay Dördüncü Daire
Pişmanlık şartının yerine getirilmemesi nedeniyle re'sen takdir edilen matrahın herhangi bir inceleme ve araştırmaya dayanmadığının kanıtlanması halinde tarhiyatın terkini gerekir. Vergi dairesi müdürlüğü tarafından ileri sürülen iddialar, temyiz istemine konu yapılan kararın dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi karşısında istemin kabulünü gerektirecek durumda görülmemiştir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 20. maddesinde "tarh" vergi alacağının kanunlarda gösterilen matrah ve nisbetler üzerinden vergi dairesi tarafından hesaplanarak, bu alacağı, miktar itibarıyla saptayan idari muamele olarak tanımlamıştır. 213 sayılı Yasanın 34. maddesinde ikmalen ve re'sen tarh edilen vergilerin vergi ihbarnamesiyle, 366. maddesinde ise kesilen vergi cezalarının ceza ihbarnamesiyle ilgililerine duyurulacağı hükme bağlanmış, 377. maddesinde, mükellefler ile kendilerine vergi cezası kesilenlerin, tarhedilen vergilere ve kesilen cezalara karşı vergi mahkemelerinde dava açabileceklerine değinilmiştir, Adına salınan bir vergi veya kesilen cezayı, kendisine tebliğ olunan ' ihbarnamelerle öğrenen yükümlülerin, bu vergi ve cezanın yasal dayanağının bulunmadığı ya da idarenin, vergi salma ve ceza kesme istemine esas aldığı dayanağın, yasal düzenlemelerle korunan haklarım ihlal ettiği iddialarıyla açacakları davalar, idari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2/1b maddesinde öngörülen tam yargı davalarından olduğundan, vergi mahkemesince çözüme ulaşılırken vergi' dairesinin gerçekte yapması gereken işlemin ne olduğunun gösterilmesi yeterli olmayıp, işlemde bir haksızlığın varlığının saptanması halinde bunun giderilmesi için gereken şeye de hükmedilmesi gerekmektedir. Bu cümleden olarak mahkeme, davacı adına salınması gereken bir vergi veya cezanın türü ve miktarım da hüküm altına almak durumundadır. Böyle bir kararla mahkeme, davacının isteğim aşarak başlangıçta idarenin yapması gerekip de yapmadığı bir işlemin yapılmasını hüküm altına alamayacağından bu uygulamanın, mahkemenin idarenin yerine geçerek onun adına işlem yapması gibi bir sonuç doğuracağı da düşünülemez. Olayda ise mahkeme, yükümlü adına vergi kaybına yol açtığı olayda kasıtlı davranmadığı sonucuna ulaşıldığım saptamışken, cezayı kusura çevirmek yerine, kesilen kaçakçılık cezasının iptaline karar vermiş olup, açıklanan nedenlerle kararın söz konuşu hüküm fıkrası yasaya uygun bulunmamıştır. Bilindiği gibi Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesinde yazılı re'sen vergi tarhı yoluyla amaçlanan, yükümlülerin ödemeleri gereken vergilere esas olan kazanç ve iratların bazı doneler kullanılarak gerçeğe en yakın miktarım saptamaktır. Nezdinde çalıştırdığı işçilere ödediği ücretlerden kestiği vergileri gösteren muhtasar beyannamesin! yasal süreden sonra pişmanlıkla veren yükümlünün, beyanname üzerinde tahakkuk eden gelir (stopaj) vergisi, mali denge vergisi ve damga vergisin! Vergi Usul Kanunu'nun 371. maddesinde öngörülen sürede 178 lira noksan ödediği, dolayısıyla pişmanlık hükümlerinden yararlandırılamayacağı görüşüyle re'sen takdire başvurulmuş ancak; beyannamede bildirilenden fazla ücret ödemesi yapıldığına ilişkin herhangi bir saptama bulunmaksızın matrah takdir edilmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun gerek 30. maddesinin amacına, gerekse 31/8. maddesi hükmüne uygun olmayan tarhiyatın onanması yolundaki karar bu açıdan da yasaya uygun görülmemiştir. Bu nedenlerle vergi dairesi müdürlüğünün temyiz isteminin reddine, yükümlü isteminin kabulü ile vergi mahkemesi kararının bozulmasına, tarhiyatın uygulanması sırasında takdir olunan matrah üzerinden istenecek vergilerden pişmanlıkla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen ve noksan düzeltme vergilerin mahsup edildiği, dolayısıyla ilk tahakkuk üzerinde başkaca bir düzeltme yapılmadığı anlaşıldığından, tarhiyatın kaldırılmasına, oybirliğiyle karar verildi.