Danıştay Dördüncü Daire
Kıdem tazminatında vergiyi doğuran olay, işçinin işten ayrılmak suretiyle kıdem tazminatı almaya hak kazandığı tarihdir. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılan inceleme sonucunda duruşma yapılmasına yer olmadığına karar verildikten sonra istem incelendi: 2457 sayılı Kanunla 2319 ve 2320 sayılı Kanunlara eklenen ek geçici 3. maddesinde; 12.9.1980 tarihleri arasında işten ayrılan hizmet erbabı ile ilgili olarak işverenlerin her hizmet erbabı için ayrı ayrı olmak üzere ödedikleri kıdem tazminatının miktarım, bunlar üzerinden tevkif ettikleri vergileri, işten ayrılan hizmet erbabına yaptıkları diğer yıllık ücret ödemeleri ile bunlar üzerinden tevkif ettikleri vergileri, hizmet erbabının kıdem tazminatına esas hizmet sürelerim, kıdem tazminatının vergiden istisna edilen miktarlarım ve hizmet erbabının adı soyadı ve adreslerim gösterir cetvelleri ikişer nüsha olarak düzenlemek, tasdik etmek ve bir nüshasını bu kanunun yayımı tarihinden itibaren bir ay içinde vergi sorumlusu sıfatıyla bağlı oldukları vergi dairelerine, diğer nüshasını Maliye Bakanlığına göndermek zorunda oldukları, vergi daireleri tarafından, işverenlerce verilecek cetveller üzerinden 193 sayılı Gelir Verglsl Kanununun 2320 sayılı Kanunla değişik 25. maddesinin 7. fıkrası hükmü dikkate alınarak; her hizmet erbabı için ayrı ayrı hesaplanacak vergi fıkralarımn bir ay içinde ihbarname ile hizmet erbabına tebliğ edileceği, bu suretle tebliğ edilen vergi farklarının tebliğ tarihinden 1980 takvim yılma ilişkin olarak ikmalen tarh olunmuş addolunacağı hükme bağlanmıştır. Temyiz dilekçesinde işbu fark vergiye ait ihbarnamenin bir aylık süre içinde tebliğ edilmediği, bu sürenin sukutu hak müddeti olduğu iddia edilmekte ise de; vergi alacağım düşüren zamanaşımı 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 114. maddesine, vergi alacağının doğduğu takvim yılım takip eden yılın basından başlayarak beş yıl içinde tarh ve mükellefe tebliğ edilmeyen vergilerin zamanaşımına uğrayacağı belirtilerek tanımlanmış olup, 2457 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde sözü edilen bir aylık tebliğ süresi Vergi Usul Kanununda yazılı bu tanımlamaya uymadığı gibi, bu maddede bir aylık tebliğ süresinin geçmesiyle vergi alacağının kalkacağına ilişkin herhangi bir açık hükme yer verilmemiştir. Aksine anılan maddenin son fıkrasında, işverenlerin eksik, yanlış veya yanıltıcı bilgi vermesi veya süresinde bilgi verememesi nedeniyle zamanında tarh ve tahsil edilmeyen vergilerin Vergi Usul Kanununun hükümlerine göre işverenler adına cezalı olarak tarh olunacağı işverenlerin münhasıran bu suretle ödeyecekleri vergiler için mükelleflere rücu haklarının saklı olduğu hükme bağlanmıştır. Bu açık hüküm dahi; istihkak sahibinin yükümlülüğünün geçici 3. maddede yazılı süreler geçmiş de olsa devam ettiğini göstermektedir. Öte yandan, tarhiyatın 1981 yılında yapılması nedeniyle bu yılda geçerli olan vergi nisbetlerinin uygulanmamasının Anayasaya aykırı olduğu ve yine 1981 yılında geçerli olan asgari ücrete göre vergiden istisna edilecek tutarın belirlenmesi gerektiği ileri sürmece ise de 28.10.1980 gününde yayımlanarak aynı gün yürürlüğe giren 2324 sayılı Anayasa Düzeni Hakkında Kanunun 3. maddesi uyarınca Milli Güvenlik Konseyi'nce kabul edilerek yayımlanan bildiri ve karar hükümleri ile yayımlanan ve yayımlanacak olan kanunların Anayasaya aykırılığı iddiasının ileri sürülemeyeceği gibi, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 19. maddesinde vergi alacağı vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumunun tekemmülü ile doğar denildiğine, olayda ise vergiyi doğuran olay yükümlüye 12.9.1980 23.10.1980 tarihleri arasında işten ayrıldığı tarihte geçerli olan vergi nispetleri ile asgari ücretin hesaplamada esas alınmasında yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Kaldı ki 2457 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinde Bu suretle tebliğ edilen vergi farkları tebliğ tarihinde 1980 takvim yılma ilişkin olarak ikmalen tarholunmuş addolunur denilmek suretiyle vergiyi doğuran olayın 1980 yılında vukuu bulduğu kabul edilmiş bulunmamaktadır. Temyiz isteminin bu nedenlerle reddine, oyçokluğuyla karar verildi.