Danıştay Dördüncü Daire
Müstahsil fişlerinin usulüne uygun düzenlenmemiş olması re'sen takdiri gerektirir. İnceleme raporuyla envanterin Vergi Usul Kanunu'nun 186. maddesine uygun düzenlenmediği, bir kısım narenciyede alışlarına göre satış fazlalığı, bir kısmında ise dönem sonunda, sonraki yıla devir olmamasına karşın satış noksanlığı bulunan yükümlünün paydaşı olduğu kollektif şirketin, 1979 ve 1980 takvim yılma ilişkin işlemlerim takip ettiği özel hesap döneminde, narenciye atışlarıyla ilgili müstahsil fişlerinde alınan emtia miktarının da yazılı olmadığı saptanmış ve bu teshillerin dönem kazancının Vergi Usul Kanunu'nun 30/4. maddesi uyarınca re'sen takdirini gerektirdiği kabul edilmiştir. Vergi Usul Kanunu'nun 235. maddesinde müstahsil fişlerinde salın alınan malın cinsi, türü ve miktarının yazılı olması gerektiği asgari geçerlilik koşulu kabul edilmiştir. Yükümlü tarafından hasat mevsiminden önce bahçede götürü olarak yapılan narenciye alışlarında miktarın önceden bilinemiyeceği, bu nedenle müstahsil fişlerine satın alınan narenciye miktarının yazılmasma olanak bulunmadığı ileri sürülmekteyse de, uğraşı alanıyla yakın ilgisi gözönüne alındığında yükümlünün bahçede götürü olarak satın aldığı narenciye cinsi, türü ve miktarım bazı ufak yanılmalarla belirliyeceği açık olduğu gibi, Borçlar Kanunu'nda öngörülen "hasılat kirası" niteliğindeki bu tür sözleşmelerin taraflarına ait hak ve yükümlülükler de bunu gerektirmektedir. Kaldı ki bu tür alivre alışlarda müstahsil fişinin malın tesliminden sonra düzenlenmesi de Vergi Usul Kanunu'nun 235. maddesi hükmünün gereği olduğundan, olayda re'sen takdir nedeni bulunmaktadır. Vergisi uyuşmazlığa konu yapılan dönemlerde, tabii afetler nedeniyle doğan hasarın yükümlülerce takdir ettirilen kısmı ve tüm alışlara % 10 oranında uygulanan hasar karşılığı ile matraha ilişkin hesaplamalarda % 10 oranında yanılma payı da gözönüne alındığından, bulunan matrah farkından ayrıca fireye karşılık indirim yapılması gerektiği yolundaki iddianın kabulüne olanak bulunmamaktadır. Matrah farkının hesaplama biçimi ve buna esas alınan fiatların, ihtilaflı yıllarda geçerli fiatlar gözönüne alınarak ve yörenin taşıdığı özelliklere göre tesbit edildiği, inceleme raporu ve eki belgelerden anlaşıldığından, yükümlünün bu konudaki iddiaları da istemin kabulünü gerektirecek durumda bulunmamıştır. Vergi Usul Kanunu'nun, "tüzel kişilerin sorumluluğu" başlığım taşıyan 333. maddesinde, tüzel kişilerin idare ve tasfiyesinde, vergi kanununa aykırı hareketlerden doğacak vergi cezalarının tüzel kişiler adına kesileceği hükme bağlanmıştır. Olayda ise Aklar Kollektif Sirketi'nin ortağı bulunan yükümlü adına salınan vergilere bağlı olarak ceza, yükümlü adına kesilmiştir. Söz konusu cezanın yükümlü adına kesilmiş olması 213 sayılı Yasa'nın 333. maddesine aykırı olduğundan kararın, cezanın kusura çevrilmesi ile ilgili hüküm fıkrasında Yasaya uygunluk görülmemiştir. Bu nedenlerle, vergi dairesi müdürlüğünün temyiz başvurusunun reddine, yükümlünün temyiz isteminin vergi aslıyla ilgili kısmının reddine, ceza ile ilgili kısmının kabulü ile iş Vergi Mahkemesi kararının bu hususla ilgili hüküm fıkrasının bozulmasına, kesilen kaçakçılık cezasının kaldırılmasına karar verildi.