Danıştay Dördüncü Daire
Ortaklık payının devir edilmesi nedeniyle, tahsili şüpheli hale gelen alacak için, şahsi işletmede karşılık ayrılamaz. Uyuşmazlık, 1971 yılı başlarında kiremit ve tuğla üretmek için yükümlünün elindeki nakit para ile temin ettiği kredileri, diğer ortağı menkul ve gayri menkulleri sermaye olarak koymak suretiyle kurulan F.G.H.K. ortaklığının, Mayıs 1972 yılında noter huzurunda düzenlenen fesih sözleşmesi uyarınca feshedilmesi ve ortaklıktaki payım diğer ortağa devretmesi sonucu sağladığı 952.000 lira geliri beyan etmediğinin yapılan inceleme sonucu saptanması üzerine düzenlenen raporda hesaplanan matrah farkı üzerinden yükümlü adına ikmalen salınan gelir ve mali denge vergisi ile kesilen kaçakçılık cezasını onayan itiraz Komisyonu kararının bozulması istemine ilişkin bulunmaktadır. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 81. maddesinin birinci fıkrasının 4 numaralı bendinde, ortaklık haklarının veya hisselerinin devir ve temlikinden doğan kazançların sair kazanç ve irat olarak vergiye tabi olduğu, üçüncü fıkrasında safi kazancın, devir bedelinden, maliyet değerleri ile bu muameleler dolayısıyla yapılan ve satıcının uhdesinde kalan giderlerin indirilmesiyle bulunacağı hükme bağlanmıştır. Olayda mükellefin ortaklık payım, ortaklığın kuruluşu sırasında koyduğu 375.316 lira sermaye ile diğer ortağın, Ş.Ç ve C.Y. adındaki şahıslara olan 285.000 lira tutarındaki borç ile ortaklığın bankalardan aldığı kredi karşılığı 98.500 lira olan toplam 383.500 lira tutarındaki borcu. yüklenerek 952.000 lira devrettiği gerek dosyada yer alan fesih sözleşmesi ve gerekse diğer belgeler itibariyle ihtilafsız bulunmaktadır. inceleme raporuyla saptanıp, tarhiyata esas alınan matrah farkı, yalnız ortaklığa ait olan 98.500 lira borç ile yükümlünün ortaklık cari hesabından borç kalanı ve 1971 yılı ortaklık zararından payına düşen miktar gözönüne alınmak suretiyle ortaklıktaki özsermaye payının yeniden hesaplanması sonucu bulunmuş olup, yükümlünün diğer ortağın şahsi borçlarından devraldığı miktar ile ortaklıktaki payım devretmesi sonucu almaşı kararlaştırılan ve taksitle ödenme ayrıca dosyada yer alan icra Memurluğunun yazısından, o tarihe kadar icra takibi suretiyle 140.000 ve 190.000 liralık iki ödemenin tahsil edilebildiği yeni dosya içeriğinden yükümlünün ortağının şahsi borcu olduğu, devir sözleşmesi gereği üstlendiği Ş.Ç. ve C.Y. adlı şahıslara toplam 285.000 lira tutarında borç ödediği anlaşıldığı gibi, yükümlüce ortak F.G.'nin konkordato istediği belirtildiğinden, olayda yükümlünün ortaklıktaki payının devretmesi sonucu doğan alacağım alamadığı gibi, ortaklık kurulurken nakit olarak koyduğu sermaye payım dahi elde edemediği gerçeğin! ortaya koymaktadır. Temyiz konusu edilen kararda mükellefin çekirdek kırma, yün ve tiftik ticaretiyle de uğraştığı, bu durumda tahsil edemediği alacağı için 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun şüpheli alacakları düzenleyen hükümlerinden yararlanabileceği belirtilerek vergi matrahının hesaplanmasının doğru olduğu ileri sürülmekte ise de, sona eren bu ortaklıktaki payın devri nedeniyle tahakkuk eden ve tahsil edilmesi şüpheli olan alacak için, yükümlünün şahsi işletmesinde şüpheli alacak karşılığı ayırması ya da değersiz alacak, hükümleri gereği kişisel işletmesinde zarar kaydetmesine yasal olanak yoktur. Diğer taraftan mükellefin ortaklığa koyduğu sermaye payım dahi tahsil edemediği bir olayda, ortaklıktaki hissesinin devri sonucu hukuken elde ettiği ancak ekonomik bakımdan mal varlığına geçmeyen bir kazancı vergilendirmek, gerçek gelirin vergilendirilmesini amaçlayan vergi kanunlarına ters düşecektir. Açıklanan nedenlerle mükellefin temyiz isteminin kabulüyle, dava konusu edilen Bölge itiraz Komisyonu'nun kararının bozulmasına tarhiyatın re'sen kaldırılmasına oybirliğiyle karar verildi.