Danıştay Dördüncü Daire
Faaliyette bulunulduğuna dair herhangi bir tesbit yapılmayan mükellefin, defterlere kayıt düşmemiş olması re'sen takdiri gerektirmez. Anlaşmazlığın mükellef nezdinde inceleme yapan kontrol memurunca düzenlenen raporda, mükellefin 1977 1980 yılları için defter tasdik ettirildiği halde bu defterlerde tek bir faaliyet kaydının bulunmadığı tesbit edilmiş, faaliyette bulunduğuna dair başka bir tesbitte yapılmamış ancak birkaç menkul ve gayrimenkul mal alındığı tesbit edilmiş, bunların ne karşılığında satıldığı yolunda yapılan araştırmada 1980 yılı servet beyannamesinde gösterilen senetsiz borçlar karşılığında salın alınmış olabileceği varsayımına dayanılarak bu borcun matrah takdirine esas alınmış ve 213 sayılı Kanun'un 30/4. maddesi uyarınca tarh işlemi yapılmış bulunduğuna ilişkin olduğu anlaşılmıştır. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30/4. maddesinde; defter kayıtlarının ve bunlarla ilgili belgelerin, vergi matrahının doğru ve kesin olarak tesbitine imkan vermeyecek derecede noksan usulsüz ve karışık olması dolayısıyla sıhhatli bir vergi incelemesine müsait bulunmamasının re'sen takdir sebebi sayıldığı belirtilmiş olup, kontrol memurluğunca böyle bir tesbit yapılmadan tarhiyatı terkin eden vergi mahkemesi kararında isabetsizlik görülmemiştir. Bu sebeblerle temyiz isteminin reddine oybirliğiyle karar verildi.