Danıştay Dördüncü Daire
Yurtdışı seyahatle ilgili masraflar, efektif döviz satış makbuzu ile tevsik edilebileceğinden, bunların Türk parası karşılığı olan miktarın gider kaydedilmesinde bir sakınca yoktur. 1/2 hisse ile ortağı bulunduğu kollektif şirketin uyuşmazlık konuşu yıl işlemlerinin incelenmesi sonucunda, ilgili yılda ortaklarca yapılan seyahat harcamaları ile hediyelik eşya maliyet bedellerinin dönem kazancından gider olarak indirilmesinin kabul edilmemesi nedeniyle salınan matrah farkı üzerinden adına hissesi oranında ikmalen salınan vergilerin, Gelir Vergisi Kanunu'nun safi ticari kazancın saptanmasında indirilecek giderleri düzenleyen 40. maddesinin 4. bendinde, işle ilgili ve yapılan işin önem ve genişliği ile orantılı seyahat ve ikametgah giderlerinin (seyahat maksadının gerektirdiği süreye maksur kalmak) koşuluyla safi ticari kazancın saptanması sırasında dönem kazancından indirilebileceğinin hükme bağlandığı; ayrıca 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 227. maddesinde, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, üçüncü şahıslarla olan münasebet ve muamelelere ait kayıtlarının tevsik edilmesinin zorunlu olduğu belirtilmiş ise de aynı Kanunun 228. maddesinin ikinci fıkrası ile vesikanın teminine imkan bulunmayan giderler için ispat edici belge aranmayacağının hüküm altına alındığı ve ticari amaçla yurtdışı seyahat dövizi tahsisle seyahat süresi ve amacıyla mütenasip olmak koşuluyla Maliye Bakanlığınca tayin olunduğu ve bunların düzenlenme ve sınırlandırılması da devlet kontrolünde olduğuna göre, olayda kollektif şirketin ortakları adına tahsis edilen ve efektif döviz satış makbuzuna dayanan kesin döviz miktarından Türk parası karşılığı olan miktarın gider kaydedilmesinde, bunlar resmi belge ile tevsik edilmese bile yasanın anılan hükümleri karşısında bir sakınca bulunmadığına oybirliğiyle karar verildi.