Danıştay Dördüncü Daire
Muris ile mirasçının ortak olduğu bir gayrimenkul hakkındaki, gayrimenkul sermaye iradından doğan vergi uyuşmazlığından mirasçının dava ehliyeti varolup taşınmadan elde edilen kira gelirinin doğruluğunun maliklik ve vergi durumu ilgili resmi yerlerden sorulmadan, salt mirasçının yanıt vermemesi dayanak yapılarak yükümlü isteminin reddolunmasında isabet yoktur. Gayrimenkul sermaye iradım noksan beyan ettiği anlaşılan yükümlü adına salınan gelir vergisi, mali denge vergisi, ve kesilen kaçakçılık cezasına yöneltilen davayı vergi aslı yönünden reddeden ceza yönünden kısmen kabul ederek, kesilen cezayı kusura çeviren karar, mirasçısı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz dilekçesine iliştirilen .................Sulh Hukuk Hakimliğinin 21.8.1981 günlü ve E.1981/626, K. 1981/595 sayılı kararı ile 14.5.1981 tarihinde öldüğü ve mirasının tamamının kızı ............................ kaldığının tesbit edildiği görülmüştür. 2577 sayılı idari Yargılama Usulü Kanununun Tarafların Kişilik ve Niteliğinde Değişiklik başlığım taşıyan 26. maddesinin ilk fıkrasında, gerçek kişilerden olan tarafın ölümü halinde, idarenin mirasçılar aleyhine takibi yenilenmesine kadar dosyanın işlemden kaldırılacağına karar verileceği hükme bağlanmışsa da Mahkeme tarafından yükümlünün ölümünden sonraki tarihe rastlayan 2.12.1982 gününde verilen ara kararının, yükümlünün ikametgah süresinde yeğenine tebliğ edildiği ve adı geçenin, yükümlünün öldüğüne dair bir bildirimde bulunmadığı anlaşılmış olup, davanın esastan çözülmesinin yasaya aykırılık olduğu görülmemiştir. Diğer taraftan, ölüm olayı ve mirasçılık durumu, temyiz eden tarafından dosyaya gönderilen belgelerle kanıtlanmış olduğundan, temyiz başvurusunun esas yönünden incelenmesi gerekmiştir. o Temyiz dilekçesine eklenerek sunulan ve aynı taşınmazdan elde edilen kira gelirinin 197619771978 ve 1979 yıllarının noksan beyan edildiğinden bahisle temyiz edenin murisi adına uygulanan tarhiyatların, izmir 3 Nolu itiraz Komisyonunun 14.10.1981 gününde verdiği 1981/4981981/4991981/500 ve 1981/501 sayılı kararlarla, tapu kayıtları ve ilgili yıla ilişkin olup, gerek temyiz eden ve gerekse murisi tarafından verilen beyannamelerin incelenmesi sonucunda, beyan olunan gelirin, yoklama tutanağıyla saptanandan fazla olduğu tespit edilerek kaldırıldığı anlaşılmaktadır. Bilindiği gibi idari davalarda yargıcın, uyuşmazlığı çözerken ve re'sen araştırma ve inceleme yetki ve görevi vardır. Bu ilke, 2577 sayılı yasanın 20. maddesinde, Danıştay ile idare ve vergi mahkemelerinin bakmakta oldukları davalara ait her çeşit işlemleri kendiliklerinden yapacakları, lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini, her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilecekleri şeklinde ifade edilmiştir. Dava dilekçesinde, kendisinin %60, kızının ise %40 payla maliki bulunduğu ........'....,. adresindeki taşınmazdan elde edilen gelirin 10G21 ve 10GA22 hesap numarasıyla vergi dairesi müdürlüğüne beyan edildiğin! iddia eden davacının bu iddiasının. ilgili Tapu Sicil Muhafızlığı ve vergi dairesi müdürlüğünden araştırılarak değerlendirilmesi mümkün ve gerekli iken, bu hususlara ilişkin kanıtın yükümlüden istenmesine ilişkin ara kararma süresinde uyulmadığı ve dolayısıyla iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ilişkin kararda yukarıda özü açıklanan ilke karşısında yasaya uygunluk görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, ve vergi mahkemesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.