Danıştay Dördüncü Daire
Şirketin, kredi olarak aldığı parayı, bir başka şirkete ödünç olarak vermesi halinde, alınan krediyle ilgili faiz, komisyon vb. masraflar, gider olarak safi kurum kazancından indirilemez. Uyuşmazlık, yükümlü şirkete ait bir kısım hisse senetlerinin (........) Holding tarafından satın alınmasını sağlamak için adı geçen yükümlü (........) Akü Malzemeleri A.Ş. tarafından temin edilen kredilere ait faiz ve masrafların ödevli kurumca gider yazılıp yazılamayacağına ilişkindir. Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 13. maddesinin ikinci fıkrasında safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinin 1. bendi uyarınca 'Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan giderler'in indirileceği hükme bağlanmıştır. Olayda ise, (........) Akü ve Malzemeleri Sanayii Anonim Sirkelinin 1973 yılında bankalarda 36.033.395 lira kredi borcu olduğu, bankalardan faiz, gider vergisi, sair banka masrafları ödenerek temin edilen kredilerin (........) Holding A.Ş.'nin %99 hisse payına sahip (........) Holding'e karşılıksız ödünç verildiği, bu kredilere isabet eden ve incelemeyle 621.031 lira, olarak bulunan giderlerin (........) Akü ve Malzemeleri Sanayii Anonim sirkelinin defterlerine intikal ettirildiği saptanmıştır. Yükümlü şirketin ödünç verdiği meblağa isabet eden giderlerin bir şirkete ait kurum kazancının elde edilmesiyle ilgili giderler olmadığı açıktır. Bu bakımdan ödünç verilen meblağlara isabet eden bu giderlerin şirketin defterlerine intikal ettirilerek kurumlar vergisi matrahından düşülmesinde yasal olanak bulunmadığından aksine verilen kararda isabet yoktur. Ancak, oluş biçimi bakımından olayda kusur cezası uygulanması gerekirken kaçakçılık cezası kesilmesi uygun değildir. Belirtilen nedenlerle, davanın kabulüyle dava konuşu Temyiz Komisyonu Kararının bozulmasına, vergi aslının tasdikine, tarhiyata uygulanacak kusur cezasının ise üç yıllık zamanaşımı nedeniyle terkinine oybirliğiyle karar verildi. Sendikalar Kanunu'na göre, işveren sendikaları işverenlerin müşterek iktisadi, sosyal ve kültürel yararlarım korumak ve geliştirmek üzere kurulmuştur. İşveren Sendikalarının gelirleri aynı Kanun'un değişik 22. maddesinde gösterilmiştir. Sendika gelirleri yalnız aidattan ibaret değildir. Kurumlar fonunun ne kadarının aidattan ve ne kadarının diğer gelir kaynaklarından sağlanacağı belli olmadığı gibi, aidat ödendikten sonra işverenin ödenen aidat üzerindeki tasarruf hakkı kalkmakta ve bu fonda toplanan meblağın tasarrufu sendika emrine bağlı bulunmaktadır. Kaldı ki sendika emrinde toplanan aidatın ne kadarının sosyal ve kültürel ve ne kadarının ekonomik maksatlarla kullanılacağı da belli bulunmamakta, bu husus Kanunla sınırlandırılmadığı gibi genel kurul kararıyla da her zaman değiştirilebilmektedir. Görüldüğü üzere çeşitli maksatlarla kullanılabilecek bu fonun ticari amaçlar için kullanıldığının kabulüne olanak bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kurumlar vergisi yıllık kazanç üzerinden alınır ve dönemseldir. Giderin yazıldığı yıl ile doğrudan doğruya ilgili elması lazımdır. Başka yıllarda meydana gelecek grev ve benzeri halleri önlemek için yapılacak gider bu takdirde niteliğim kaybeder, karşılık niteliğine bürünür. Karşılıkların nasıl ayrılacağı ve şartları ise Vergi Usul Kanunu'nda gösterilmiştir. Karşılık hesaplarının işletme bünyesinde ve işletme hesaplarında yer almaşı gerekir. Olayda ise yukarıda da değinildiği üzere aidatlar işveren sendikası bünyesinde toplanmaktadır. Sendikaya ödenmekle tüccarın bunun üzerinde herhangi bir tasarruf hakkı kalmamaktadır. Bu nedenle sendika aidatı genel gider niteliğinde değildir. Ticari kazancın elde edilmesiyle doğrudan doğruya ilgili olmayan giderlerin kurumlar vergisi matrahından düşülmesi ancak bir kanun hükmü ile mümkün olur. Nitekim en az geçim indirimi, sigorta primi, geçmiş yıl zararları gibi doğrudan doğruya kazancın elde edilmesiyle ilgili olmayan gider unsurlarının elde edilen kazançtan indirilmesi bu suretle kabul edilmiştir. Bu nedenlerle, vergi dairesince açılan davanın vergi aslı ile ilgili kısminin kabulüne dava konuşu kararın bu yönden bozulmasına ve tarhiyatın re'sen onanmasına kaçakçılık cezasına gelince; olayın yoruma elverişli olması nedeniyle, Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün bu iddiasında yasal isabet bulunmadığından reddine oyçokluğuyla karar verildi.