|
Dairesi
Şahsi mülk niteliğindeki arsanın inşaat şirketine tahsis edilmesi halinde, arsa bedeli, inşaata tahsis tarihindeki vergi değeri olarak kabul edilebilir.
|
|
Karar No
1982/2137
|
|
Esas No
1982/1237
|
|
Karar Tarihi
12-05-1982
|
|
|
Danıştay Dördüncü Daire
Şahsi mülk niteliğindeki arsanın inşaat şirketine tahsis edilmesi halinde, arsa bedeli, inşaata tahsis tarihindeki vergi değeri olarak kabul edilebilir. Dava ve işlem dosyalarının incelenmesinden, avukat olan yükümlünün bir başkasıyla birlikte 1966 yılında satın aldığı arsa, sonradan ifraz olunmuş ve adına tescil edilen parsellerden birleştirme ve ayırma sonucu oluşturulan 68 nolu parsel üzerinde 1973 yılında başladığı apartman inşaatım 1976’da tamamlayarak daire daire sattığı anlaşılmıştır. Bu inşaat ile ilgili olarak yapılan inceleme sonucu, yükümlünün inşaat maliyetine arsa bedeli olarak arsanın vergi değerini dahil ettiği saptanmış ise de, inceleme elemanınca arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin bina maliyetinde esas alınması gerekeceğinden bahisle aradaki fark matraha ilave edilmiştir. Matrah farkım oluşturan diğer kalem ise, inşaatta kullanılan demirçimento giderinin fazla gösterildiği gerekçesiyle bulunan fark olup, toplam matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı gelir vergisi, dava konusu edilen kararla ve gayri menkullerin bilinen maliyet bedeli ile değerleneceği, demirçimento farkının da belediye yazısıyla saptandığı gerekçesiyle onanmıştır. Ihtilafa konu olan uyuşmazlık inşaatta arsa bedeli olarak vergi değerinin nazara alınıp alınamıyacağı ile demirçimento farklarına ilişkin olup; davacının kendisiyle ilgili inceleme olmadığı yolundaki iddiaları haklı ve inandırıcı değildir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun 269. maddesi iktisadi işletmelere dahil bilumum gayri menkullerin maliyet bedeliyle değerleneceğini, 289. maddesi de bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkan bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazinin vergi değerleriyle değerleneceğini amirdir. Öte yandan sözü edilen .yasanın servetleri değerleme ile ilgili bölümünün 297. maddesinde, ticari sermayeye dahil olsun elması bilumum binalarla arazinin vergi değeri ile değerleneceği öngörülmüştür. Taşınmaz malların değerlendirilmesinde vergi değerine öncelikle olanak taşıyan bu yasal hükümlerin gözönünde tutulması gerekmektedir. 1966 yılında satın alınan arsa, serbest meslek erbabı olan yükümlünün servetine dahil bir unsurdur. Yükümlü tarafından 1972 yılı servet beyannamesinde ihtilaf konusu olan arsanın değeri, 1972 yılında verilen emlak vergisi beyannamesinde beyan edilen miktar olarak gösterilmiş bulunduğuna ve iksitadi işletmeye de arsanın bu kıymetle mal edildiği anlaşıldığına göre, bina maliyetinin hesaplanmasında arsanın 1966 yılındaki alış bedelinin değil, 1972 yılında beyan edilen vergi değerinin esas alınması gerekirken, aksine görüşle bulunan fark matrahı onayan Temyiz Komisyonu kararının bu kısmına yasaya uyarlık bulunmamaktadır. Öte yandan inşaatta kullanılan demir ve çimento miktarı ..... Belediyesi’nin inşaat sarf belgeleri incelenerek saptandığı anlaşıldığından, davacının demir ve çimentonun bulunandan fazla kullanıldığına yönelik iddialarına hukuken ve teknik olarak itibar edebilme olanağı bulunmadığından, kararın buna ilişkin hükmünde yasaya aykırılık yoktur. Ancak, olayın oluş ve matrah farkının bulunuş biçimi bakımından tarhiyata kusur cezası uygulanması gerekirken, kaçakçılık cezası kesilmesi yerinde değildir. Açıklanan nedenlerle, davanın kısmen kabulü ile dava konusu kararın, inşaat yapılan arsa bedelinden dolayı bulunan fark matrahla ilgili kısminin bozulmasına ve bu matrah kısmına tekabül eden vergi miktarının terkin edilmesine, kararın demirçimento farklarına ilişkin bölümüne yönelik davanın ise yasa< dayanaktan yoksun bulunmasından ötürü reddine, anılan kararın cezaya yönelik kısminin ise bozulmasına ve kaçakçılık cezasının kusur cezasına çevrilmesine re’sen nihai olarak oybirliğiyle karar verildi.
|
|