Danıştay Dördüncü Daire 

Tebliğden haberdar olan kimseye tebligat yapılmış sayılır. Davalı şirket adına düzenlenen ihbarnameler, temsilcisi sıfatıyla C. H.'a tebliğ edilmiş, vekili Avukat C. B. tarafından süresinde itiraza konu edilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğünün dava dilekçesi de Avukat C. B. tarafından halen vekili olmadığından bahiste dosyaya iade edilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 68. maddesinde, müvekkili namına muamele yapmış olan vekil neslini azlettiğini veya müvekkili tarafından azlolunduğuna dava zaptına kayıt veya tebliğ ettirmek suretiyle diğer tarafa tebliğ ettirmedikçe istifa veya azlin o taraf hakkında hükmü yoktur denilmektedir. Vergiye itiraz ederek, müvekkili adına işlem yapmış olan Avukat Cüneyt Besen'in ihtilafın müteakip safhalarında temsil görevinin son bulduğunu diğer tarafa tebliğ ettirmek suretiyle bildirmedikçe, vekalet görevinin sona erdiğinin kabulü anılan yasa hükmü gereğince mümkün bulunmamaktadır. Kaldı ki dava dilekçesi, kanunî zorunluluk bulunmamakla beraber bir defa da C. H. adına ve adresine tebliğ edilmek istenmiş ve adresinde muhatabın umumi vekili olan H. S. imzasına tebliği gerçekleştirilmiştir. Gerçi H. S. 13.1.1982 günlü dilekçesi ile tebligatı C. H.'a, temsile yetkili bulunduğu bir başka anonim şirket adına zannedip sehven aldığım bildirmişse de, tebliğ zarfının üzerinde doğrudan C. H.'in adinin yazılı olması ve herhangi bir şirket adinin da bulunmaması nedeniyle tebliğden sonra yapılan bu beyana itibar etmeye imkan yoktur. Şu haliyle davaya cevap verilmemekle beraber dava dilekçesinin kanuna uygun şekilde yetkili kişilere tebliğ edildiği, dosyanın bu suretle tekemmül ettiği ve karar vermeye bir engel bulunmadığı sonucuna varıldığından, dava incelendi. Davalı şirket hakkında mükellefiyet tesisi için vergi dairesi müdürlüğüne yapılan bildirimde, şirketi temsil edeceği belirtilen C. H.'in bu yetkisinin kaldırıldığı, bu hususun Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi'nde ilan edildiği iddia ve dava konusu kararda kabul edilmekte ise de, söz konusu değişikliğin vergi dairesi müdürlüğüne bildirilmediği anlaşılmaktadır. Vergi dairesi müdürlüğünce davalı şirketin bilinen temsilcisi C. H.'a yapılan tebliği, ilgili herhangi bir defi ileri sürmeksizin almış ve sadece tebligatın hatalı olduğundan bahisle itirazda bulunmuştur. Vergi dairesi kayıtlarında şirketi temsile yetkili görülen C. H.'a yapılan bu tebligatın şirketi ilzam edeceğinin kabulü gerekir. Kaldı ki vergi tebligatından amaç, muhatabın vergi işleminden bilgi edinmesin! sağlamak, gereğini yapmak ya da kanun yollanna başvurmak hakkının kullanılması olanağım sağlamaktır. Davalı H. Kauçuk Sanayii ve ithalat Ltd. Şirketi'nin ortağı C. H. süresinde itiraz Komisyonuna şirket adına itiraz edebildiğine göre, tarhiyatın şirket tüzel kişiliğinin bilgisine girmiş olduğunun kabulü gerekir. itiraz, sadece tebliğin şekline inhisar etmişse de tebliğin şekle bağlanmasından amaç, tebliğe konu olan vergi ve cezaya karşı talep ve itiraz hakkının kullanılmasını sağlamak olduğundan ve olayda, bu hak muhataba sağlanmış bulunduğundan bahisle tarhiyatın kaldırılmasında yerindelik görülmemiştir. Bu nedenlerle ve yükümlünün itiraz Komisyonunda tarhiyata ilişkin herhangi bir iddiası bulunmadığı da gözönünde tutularak dava konusu olan Temyiz Komisyonu ikinci daire karannın bozulmasına, tarhiyatın re'sen ve nihai olarak onanmasına ve tahsilat sırasında 1803 sayılı Yasa hükümlerinin gözönünde bulundurulmasına oybirliğiyle karar verildi.