Danıştay Dördüncü Daire
Gerçek usulde mükellef olmayan ve ifadeleri kendilerine menfaat sağlamayacak olan alıcıların ifadeleri maddi delil olup diğer satışlara kıyasen teşmil edilebilir. Mükellef adına re'sen takdir yoluyla salınan gelir vergisini terkin eden Temyiz Komisyonu kararının bozulması isteminden ibarettir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 134. maddesinde; vergi incelemesinden maksadın, defter, hesap ve kayıtlara dayanılarak ödenmesi lazım gelen vergilerin doğruluğunu araştırmak, tesbit etmek ve sağlamak olduğu belirtildikten sonra, bu maksadın temini bakımından mükelleflerden veya mükelleflerle muamelede bulunan diğer gerçek ve tüzel kişilerden bilgi istenebileceğinin aynı Kanun'un 148. maddesinde belirtildiği ve 361. madde de cevap vermekten kaçınanlar ile eksik veya yanıltıcı bilgi verenler hakkında para ve hapis cezası uygulanacağı öngörüldüğünden, mükelleflerle bu tür münasebette bulunan, başka bir deyimle, bizzat olayın içinde olan ve hep birden yükümlü aleyhine yanlış beyanda bulunacaklarının düşünülmesi olanağı bulunmayan alıcıların verdiği ifadedeki bilgilere maddi delil olarak itibar edilmesi, yukarıda açıklanan hükümler karşısında zorunlu bulunmaktadır. Anlaşmazlık konusu olayda, yükümlünün teklif yılında satışım yaptığı otomobiller için düzenlediği satış belgeleri üzerinde ve alıcılar nezdinde yapılan karşıt inceleme sonucunda, ifadelerine başvurulan 15 alıcının hepsi satış faturalarında belirtilen değerlerin gerçek satış bedellerini yansıtmadığım ve bu belgelerde yazılı değerden daha fazla bedelle araç salın aldıklarım bildirdikleri ve alıcıların gerçek usulde gelir vergisi mükellefi olmamaları sebebiyle araç alış bedellerini yüksek bildirmeleri kendilerine bir menfaat sağlamayacağı gibi birçok alıcının, satıcıyı mağdur etmek amacı ile aynı yönde ifade verebileceklerim düşünmek de mümkün değildir. Bu nedenle davanın kabulü ile dava konusu kararın; bozulmasına tarhiyatın onanmasına nihai olarak karar verilmiştir.