Danıştay Dördüncü Daire
213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesi hükmüne göre, şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için ortada gerçek bir alacağın bulunması ve bu alacağın tahsilinin kuşkulu duruma düşmesi gerekir. 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 323. maddesinde, şüpheli alacaklar sayılmış ve bunlar için hangi koşullarda ve ne gibi işlemler sonucunda şüpheli alacak karşılığı ayrılacağı hükme bağlanmıştır. Bu hükme göre şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesi için ortada gerçek bir alacağın bulunması ve bu alacağın tahsilinin kuşkulu duruma düşmesi gerekir. Olayda ise; yükümlü şirket, 1965 yılında devraldığı ..... Ltd Şii'nin Sosyal Sigortalar Kurumuna olan ve ödenmeyen sigorta primi borçları nedeniyle 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası'nın 82. maddesi uyarınca müteselsil sorumlu sıfatıyla ödemeye Yargıtay'ca mahkum edilmiş ve bu karar nedeniyle 1972 yılında şirketi Sosyal Sigortalar Kurumu'na karşı borçlu .... .Ltd. Şti. ne karşı alacaklı durumda gösteren muhasebe işleminden sonra, 1972 yılında yazı ile iki kez istenmesine karşın tahsil edilemediği görüşüyle 325.498.03 lira üzerinden şüpheli alacak karşılığı ayırmış ise de; Borçlar Kanunu'nun 147. maddesinin birinci fıkrasında, rücu hakkından yararlanan borçlulardan her birinin ödediği miktar tutarında alacaklının haklarına halef olacağı hükme bağlandığından, 1972 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu'na tamamı ödenmeyen borç nedeniyle muhasebe kaydına dayanılarak yükümlü şirketin bu tutarda gerçek bir alacağı söz konusu olmadığından, 325.498.03 lira üzerinden şüpheli alacak karşılığı ayrılmasına yasal olanak yoktur. Öte yandan, dava dilekçesinde 1972 yılında Sosyal Sigortalar Kurumu'na, yükümlü şirketin 10.000 lira değil, 40.000 lira ödediği ileri sürülerek bu iddianın kanıtı olarak makbuz fotokopilerinin onaysız olması nedeniyle re'sen karar verme olanağı görülmediğinden, yükümlü A.Ş. adına Sosyal Sigortalar Kurumu'na gerçekten 40.000 liralık bir ödemenin var olup olmadığı husununda bir araştırma yapılması gerekeceğinden ve eğer ödenmiş ise, bu miktar üzerinden ayrılan şüpheli alacak karşılığının kabulü hakkaniyet ve nefaset ilkelerine uygun düşeceğinden, davanın kısmen kabulüyle, araştırma sonucuna göre yeniden bir karar verilmek üzere dava konusu temyiz komisyonu kararının yalnızca bu yönden bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.