Danıştay Dördüncü Daire

Dispeç raporuna göre hesaplanan avarya tazminatı, mükellef yönünden, hukuken talep edilebilir duruma geldiği için hasılat olarak kayıtlara intikal ettirilmesi gerekir. Kazaya uğrayan gemide ve hamulede meydana gelen hasara ilişkin masraflar, işletme yönünden gider kayıt edilmekte olup, aynı nedenle doğan tazminatlarda ticari kazancın bir unsuru sayıldığından hasılat beyanında gösterilmesi gerekeceği cihetle ödevli vekilin avarya tazminatının hasılat yazılmayacağı yolundaki iddiası varit değildir. Diğer taraftan, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 39. maddesi; ticari kazancın bir hesap dönemi içinde elde edilen hasılat ve giderler arasındaki müsbet fark olduğunu belirttikten sonra, elde olunan hasılatın tahsil olunan paralarla, tahakkuk eden .alacaklardan oluştuğu, yani mahiyet ve tutar olarak belli olan bir alacağın hukuken talep edilebilir duruma gelmesinin elde etme için yeterli sayılacağım hükme bağlanmış olup, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 322 ve 323. maddelerinde de tahakkuk .eden alacağın şüpheli hale gelmesi veya tahsil edilmemesi hallerinde karşılık ayrılması veya zarara atılması kabul edilmiş. Bu hükümler karşısında dispeç raporuna göre mahiyet ve tutarı belirlenen ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1213. maddesi uyarınca da mükellef yönünden hukuken talep edilebilir hale gelen avarya tazminatının hasılat olarak yazılması gerekir. Yukarıda belirlenen nedenlerde, davanın reddine oyçokluğuyla karar verildi.