Danıştay Onüçüncü Daire
Hasat kalkmadan önce üreticilere kaldıracakları ürünler karşılığında avans veren tüccarların kazançları faiz geliri (menkul sermaye iradı) olarak vergilendirilemez. Ticari kazanç olarak vergilendirilmesi gerekir. Olayda davalının yasal defterlerini tuttuğunda ve onaylattırdığında uyuşmazlık bulunmamaktan, inceleme elemanınca düzenlenen raporda yıl içinde 26 kişiye dağıtılan tüm olarak 5.413.112 liranın faiz karşılığı verildiği sonucuna; manavlardan birinin Eylül ayında fındıkla ödenmek üzere 110.000 lira aldığı, senedi kırdıramadığı için muhakkak bir faiz ödemiş olması gerektiği yolundaki ifadesi esas alınmış ise de, şirketin emri hesap defterinde, bu şahsa 1973 yılında 163.500 lira borç para verildiği, buna karşılık 25.12.9 günlü fatura ile 265.170 lira tutarında 29.630 kg fındık teslim edildiği, gerek defter ve fatura kayıtlarından gerek anılan şahsın noter huzurunda düzenlenen ve faizden, avans karşılığı fındık alımından tüccarın bir yarar sağlamasının muhakkak olması gerektiği anlamında söz edildiğinin özellikle belirtilmesi, olayda faiz karşılığı borç verildiğim kanıtlayan belgelerin mevcut olmadığım göstermektedir. Hatta faiz verenler için de ifadesi alınan şahsın ödediği faizin katılmamış olması da incelenenin yetersiz olduğunu göstermektedir. Davalı vekili, fındık konusunda bölgenin en büyük ve güçlü temsilcisi fisko birliğin ortaklarından 850 kurusa, ortak olmayanlardan 800 kurusa satın aldığı, fındığı, müvekkilinin 700, 775, 768, 770 kurusa satın alarak 2.3272.922 kilo fındık için 18.307.821.20 lira ödediğini, halbuki aynı miktar fındık için fiskobirliğin ortaklarına 28.212.337 lira ortak olmayanlara 19.023,376 lira ödemek zorunda olduğunun, müvekkilinin bu avantajı, üretici ve manava fındık ürününü idrakinden çok önce avans verebilmiş olmasıyla sağladığım savunmakta olup, söz konuşu avansın tümünün üretici ve manavlara verildiğinde, dolayısıyla iş ilişkisine dayanan borç verme işleminin varlığında uyuşmazlık bulunmayan olayda, avans karşılığı fındık alımlarından dolayı gizlenen kazancın mevcut olup olmadığı araştırılmayarak olayın ikrazatçılık olarak değerlendirilmesi yoluyla matrah saptanmasının dayanağı bulunmamaktadır. Bu nedenle, davanın reddine oybirliğiyle karar verildi.