Danıştay Dördüncü Daire
Faaliyeti durdurulan, ancak usulüne uygun olarak feshedilmeyen kollektif şirketin ortaklarının beyanname vermemeleri re'sen takdir nedeni değildir. Gelir vergisi beyannamesini yasal ve ek süreler içindede vermeyen mükellef adına re'sen salınan gelir vergisi ve kaçakçılık cezasını terkin eden Temyiz Komisyonu kararının bozulması isteminden ibarettir. Uyuşmazlık, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca, fesih işlemleri tamamlanmamış ancak faaliyetini durdurduğu yoklama ile belirlenmiş olan kollektif şirketin, ilgili takvim yılma ilişkin gelir vergisi beyannamesini yasal ve ek süreler içinde vermeyen ortağı adına re'sen takdir yoluyla gelir vergisi salınıp salınmayacağı ve kaçakçılık cezası kesilip kesilemeyeceğine ilişkindir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 1. maddesi uyarınca gerçek kişilerin gelirleri, gelir vergisine tabidir. Aynı maddenin ikinci cümlesinde, gelir, bir gerçek kişinin bir takvim yılında elde ettiği kazanç ve iradların safi tutarı olarak tanımlanmıştır. Yasanın bu hükmü vergiye tabi olacak gelirin elde edilmiş olması koşulunu getirdiğinden henüz elde edilmemiş gelirden vergi .alınması mümkün bulunmamaktadır. Olayda, mükellefin ortağı bulunduğu kollektif şirketin Türk Ticaret Kanunu hükümleri doğrultusunda ve usulüne uygun olarak feshedilmediği 22.10.1973 tarihinde yapılan yoklama sonucunda düzenlenen yoklama fişiyle, 31.12.1968 tarihinden itibaren faaliyetin durdurulduğu saptanmıştır. Bu durumda, anılan şirket ortaklarının elde edilmiş ve dolayısıyla gelir vergisine tabi tutulacak herhangi bir gelirinden söz etmek olanaksızdır.Faaliyeti bulunmamakla birlikte, usulüne uygun olarak feshedilmeyen kollektif şirketin ortaklarının yıllık beyanname vermemiş olmalarından dolayı 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 30. maddesine göre takdir yoluna başvurulması olanaksızdır. Açıklanan sebeplerle dava konusu Temyiz Komisyonu kararında yasaya aykırılık görülmemiştir. Bu nedenle davanın reddine oybirliği ile karar verilmiştir.