Danıştay Dördüncü Daire 

Sermaye şirketlerinde bir ortağın ölümü halinde bilanço çıkarılması zorunluluğu bulunmadığından, ölüm tarihi itibariyle tespit edilecek kazancın mirasçılar tarafından 4 aylık süre içinde beyanı zorunluluğu da yoktur. TT Kanunu’nun Anonim Şirketler hakkındaki 369/2 ve 455. maddeleri hükümleri ve Lti. Şirketler hakkındaki 539/4 ve 533. maddeleri hükümleri gereğince, şirketlerin yetkili organlarınca kar dağıtımına karar verilmedikçe ortaklar tarafından, muris ve dolayısıyla verese tarafından, elde edilmiş bir kazançtan sözedilemez. Diğer yandan Anonim ve Lti. Şirketinde pay sahiplerinden birinin ölümü halinde, şirket tarafından ölüm tarihi itibariyle envanter ve bilanço çıkarılacağına dair ne TTK’da ne de Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanun’larında bir hüküm bulunmamaktadır. TTK’nun 457. maddesi hükmü gereğince safi kazanç yıllık bilançoya göre hesap ve tespit edilir. Şirketçe ölüm tarihi itibariyle bilanço düzenlenemeyeceğine göre murisin ve dolayısıyla veresenin ölüm tarihi itibariyle tayin ve tespit edilmiş ve elde edilmiş bir kazancı mevcut bulunamaz. Öte yandan GVK’nun 96. maddesinin 2. fıkrası uyarınca murisin ve dolayısıyla veresenin kist donemdeki kazanç hissesinin dağıtılmayan kurum kazancı olarak takvim yılı sonu itibariyle ve tam yıl olarak vergi tevkifatına tabi tutulacağı gibi bir kazanç dağıtımının mevcudiyeti halinde aynı maddenin 1. fıkrası hükümlerine göre şirketlerce gelir vergisi tevkifatı yapılması ve beyanı gerekecektir. Ancak bundan sonra verese tarafından beyan yükümlülüğü doğabilecektir. Bu nedenle davanın reddine oybirliğiyle karar verildi.