Dairesi
Çıkarılan tahvillerin piyasaya arz edilmeyerek, gerek %83.63 hisseye sahip olan OYAK'a satılması, gerek sermaye avansı adı altında borçlanılması halinde örtülü kazancın varlığı kabul edilir.
Karar No
1976/39
Esas No
1975/105
Karar Tarihi
12-01-1976

Danıştay Onüçüncü Daire

Çıkarılan tahvillerin piyasaya arz edilmeyerek, gerek %83.63 hisseye sahip olan OYAK'a satılması, gerek sermaye avansı adı altında borçlanılması halinde örtülü kazancın varlığı kabul edilir. Türk Vergi Yasalarında özellikle kurumlar vergisinde; her kurumun dilediği tahvili salın almaşım engelleyen herhangi bir hüküm bulunmamakta ise de, olayda olduğu gibi bir kurum başka bir kurumun %83.63 hissesine sahip bulunuyor ve hissesine sahip olduğu kurumu güvenilir bir kurum olarak görüyor, bu nedenle o kurumun çıkardığı tahvillerin tamamım hem de piyasaya arz edilmeden satın alıyor ise, olayı;vergiye tabi kurumun daha büyük bir sermayeye ihtiyacı olduğu bu sermayenin ona, sermaye artırımı yoluyla sağlanması olanağı var iken borç verilmek süresiyle sağlandığı ve kazancından bir kısminin faiz olarak ve kurum içinde vergiye tabi tutulmaksızın başka bir kuruma (vergiden muaf bir kuruma) aktardığı biçimde görmek zorunlu olur. Zira, yasa koyucunun örtülü sermaye ve örtülü kazanç müesseselerini getirmekteki amacı (bir öğretim üyesinin 1972 yılında yayınlanan bir kitabında da belirtildiği gibi) kurum kazancının aşındırılmasının önlenmesidir. Tahvil çıkarmanın, uzun vadeli bir istikraz türü olduğunda, mali koşulların gerektirdiği hallerde bu yola başvurulabileceğinden ve isteyen kişi veya kurum için bu tür iddiaların geçerli olamayacağı açıktır. Çünkü olayda satın alınan tahviller başka bir kurumun tahvili değil, yukarıda da belirtildiği gibi %83.63 hissesine sahip olunan bir kurumun tahvilleridir. Diğer taraftan, Kurumlar Vergisi Yasası'nın 16. maddesinde sözkonusu olan devamlılık koşulunun bir süre ile sınırlandırılmaması halinde maddenin uygulanması olanağının kalmayacağının, yasa koyucunun devamlılık deyimi ile kısa vadeli istikrazlar dışındaki istikraz sürelerini amaçladığının ve bir hesap dönemini kapsayan istikrazlarda devamlılık hali bulunduğunun kabulü zorunludur. Aksi halde kurumların bir vergi dönemine ilişkin kazançlarının azaltılmasına göz yumulduğu sonucu doğar ki bu görüşü haklı gösterecek bir neden yoktur. Kurumlar Vergisi Yasası'nın 15. maddesinin 1 numaralı bendinde, öz sermaye üzerinden ödenen veya hesaplanan faizlerin kurum kazancından indirilemeyeceği kuramının yer almış olması da, bu görüşlerdeki doğruluğu kanıtlar. Zira bu madde ile; örtülü sermayeye faiz yürütülemeyeceği, örtülü kazanç dağıtılamayacağı kurumlarının getirilmiş olması nedenleri arasında; kurumların veya kurumların yönetimine hakim olan gerçek veya tüzel kişilerin değişik yöntemler kullanarak dolaylı biçimde, sermayelerine faiz yürütmelerini önlemek amacı da bulunduğu açıktır. Örtülü sermayenin var olup olmadığının saptanmasında bu yolda bir muhakeme iledir ki öz sermaye üzerinde faiz ödenemeyeceği kuramı uygulanabilecek, daha doğrusu geçerlilik kazanacaktır. Bu nedenle davanın reddine oybirliğiyle karar verildi.

 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı