Danıştay Onüçüncü Daire
Müşterek mülkiyet halinde sahip olduğu arazide, kendi hissesi üzerinde müstakilen çay ziraatı yapan ve Tekel İdaresine de kendi adına çay satan yükümlü için ortaklığın işlediği arazi ve sahip olduğu arazi göz önünde tutularak küçük çiftçi muaflığından faydalanıp faydalanamayacağına karar verilemez. Zirai kazancına ilişkin beyannamesin! vermediği saptanan yükümlü adına 1970 takvim yılı için salınan gelir vergisi ile kesilen usulsüzlük cezasını; yükümlünün müşterek mülkiyet halinde sahip olduğu arazi üzerinde çay ziraati yaptığının dosyanın incelenmesinden anlaşıldığı, müşterek mülkiyette birden fazla kimselerin bir şey üzerinde mülkiyet hakkı olmakla beraber, o kimselerden herbirinin ayrı ayrı kendi hisselerinin maliki olduğu ve bu hisse üzerinde müstakilen tasarrufta bulunabileceği, olayda yükümlünün hissesi üzerinde müstakilen çay ziraati yaptığı sabit olup, aksi idarece ispat ve tevsik edilemediği gibi, yükümlünün 1967 ile 1972 yılları arasında kendi nam ve hesabına tekel İdaresine çay sattığının da tekel çay atölyesi amirliğinden gönderilen cetvelden anlaşıldığı, bu nedenle küçük çiftçi muaflığı hududunun ortaklığa göre tayin edilerek tarhiyat yapılmasının yerinde bulunmadığı, ayrıca, yükümlünün 1969 yılında 13.240,90 TL çay parası aldığı,yine aynı amirliğin yazısında belirtilmiş bulunduğundan şahsi zirai faaliyeti bakımından da küçük çiftçi muaflığım kaybetmediği gerekçesiyle kaldıran Temyiz Komisyonu Yedinci Dairesi kararının; Medeni Kanunun 623. maddesinde müşterek mülkiyetin tarif edildiği ve ne şekilde son bulacağının belirtildiği, rızaen yapılan taksimin müşterek mülkiyeti sone erdine bir sebep olmadığı, müşterek mülkiyet üzerinde yapılan zirai faaliyetin ortaklık faaliyeti olarak kabul edilmesi gerektiği, ortaklık satış tutarının da küçük çifçi muaflığım aştığı ileri sürülerek bozulması isteğinin reddine oybirliği ile karar verildi.