Danıştay Onüçüncü Daire
Mahkeme kararıyla ödenmesi gereken kiranın hukuk) durumun ortaya çıktığı yılda gider olarak yazılması gerekir. Dava konuşu komisyon kararında, mahkeme kararı üzerine vergilendirme döneminde ödenen geçmiş yıllara ilişkin kira farklarının gider olarak kabul edilmemesinin nedeni, sözkonusu kira farklarının 1964, 1967 yıllarında, yani geçmiş dönemlerde ödenmeyen kira borcuna ilişkin bulunması ve yükümlünün ortaklığa 1968 yılında girmiş olması bakımından, daha öceki dönemlere ilişkin şirket borcunun kendisini ilgilendirmeyeceğidir. Ancak bu kararda üzerinde önemle durulması gereken iki noktanın gözden kaçtığı görülmektedir. Birincisi; şirketin, kira borcundan dolayı bilançosunun pasifinde herhangi bir karşılık ayırmadığı, esasen karşılık ayırsa da karı azaltıcı nitelikteki böyle bir kaydın (Vergi Usul Kanunu'nun 288. maddesinde yazılı koşulların var olmayışı nedeniyle) kabul edilmesine olanak bulunmadığına göre, kiranın daha yüksek olması gerektiğine hükmeden mahkeme kararı üzerine şirketin ödediği bu kira farklarım geçmiş dönemlere intikal ettirmesi olanağının bulunmadığı, ikincisi ve daha önemlisi ise, vergiyi doğuran olayı tanımlayan Vergi usul Kanunu'nun 19. maddesinde nasıl ki vergi alacağının vergi kanunlarının vergiyi bağladıkları olayın vukuu veya hukuki durumunun tekemmülü ile doğacağı belirtilmişse, vergi alacağının doğmasına direkt etkisi olan giderler için de aynı durumunun sözkonusu olduğu hususu üzerinde durulmamış olmasıdır. Bu bakımdan, ödenen veya borç niteliği kazanan meblağların, ödemenin yapıldığı veya borç niteliğini kazandığı yıllarda gider olarak yazılması kabul edildiği gibi, ortaya çıkan hukuki duruma göre ödenmesi gereken borç durumuna girmiş meblağların da geçmiş yıllarla ilgilendirilmeyerek hukuki durumun ortaya çıktığı yılda gider olarak yazılmasın) kabul etmek gerekir. Olayda ise sözkonusu kira farkının miktar yönünden kesinlik kazanması ve ödenmesi gereken duruma girmesi 1968 yılındadır. Anılan yıl karıyla ilgisi olan bu ödemenin geçmiş yıllara mal edilmesi olanağı yoktur. 1968 yılında şirkete giren yeni ortağın kar payına etkisi olması bakımından da kendisini ilgilendirmesi doğaldır, iki taksitte ödenen kira farkının 1969 yılma mal edilmesi sözkonusu olamazsa da, bu şekilde işlem yapılmasından dolayı hazine aleyhine bir durumun meydana geldiği de saptanmış değildir. Bu nedenle sözkonusu kira farklarının ödemelerin yapıldığı 19681969 yıllarında gider yazılmasında yasaya aykırılık görülmediğinden, davanın kabulü ile Temyiz Komisyonu ikinci Dairesi kararının bozulmasına, oybirliğiyle karar verildi.