Danıştay Onüçüncü Daire
At yarışlarından aldığı ikramiyeyi beyan etmeyen yükümlünün, elde ettiği safi kazancın götürü gider emsali nazara alınarak hesaplanması ve olayda yanılma halinin varlığı nedeniyle kaçakçılık cezasının kaldırılması yerindedir. Koşulara iştirak ettirdiği atlarından dereceye girenler için aldığı ikramiyeleri beyan etmeyen yükümlü adına 1965 takvim yılı için takdir olunan 85.450 lira matrah üzerinden salınan gelir vergisi yükümlünün uyuşmazlık olan yıldaki hasılatının 150.000 liranın altında olduğu, beyanname de vermediğine göre Gelir Vergisi Kanunu’nun 54. maddesi hükmü gereğince safi zirai kazancının götürü gider esasına göre saptanması gerektiği zirai kazanç il komisyonlarınca saptanan götürü gider emsallerine ait cetvelde tay ve kısraklar içini saptanan oranın 8170 arasında değiştiği, ortalama )75 nisbetin uygulanması halinde bulunacak 63.375 lira masrafın, 34.500 lira gayrisafi zirai kazançtan düşülmesi halinde safi zirai kazancın 21.125 lira olarak saptandığı gerekçesiyle 21.125 lira matrah üzerinden onayan, kaçakçılık cezasını ise; at yarışlarında elde edilen ikramiyelerin vergilendirilip vergilendirilmeyeceği, vergilendirilecekse, bu işten elde edilen kazancın zirai kazanç mı yoksa ticari kazanç mı sayılacağı, hara sahipleri ile sırf merak sahibi ile at satın alıp koşulara iştirak edenlerin vergilendirilme durumları hakkında, gerek idarenin, gerek kaza mercilerinin değişik görüşü ve mevcut olduğundan, yükümlünün bu hususta yanıldığının anlaşıldığı, bu durumda yükümlülerin kusurlu kabul edilemeyeceği gerekçesiyle terkin eden Temyiz Komisyonu ikinci Dairesi kararının; teşvik gayesiyle verilen, ikramiye ve mükafat niteliğinde bulunmayan sözkonusu yarış ikramiyelerinin 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 29. maddesi uyarınca vergiden müstesna tutulması olanağı bulunmadığı, vergi matrahının kararlarına uygun olmadığı matrah farkı 10.000 liralık kanuni hadi aştığından olayda kastın varlığım kabul, etmek gerektiği iddiasıyla bozulması isteğinin reddine oybirliğiyle karar verildi.