Danıştay Onüçüncü Daire
Tarlanın ortakçı sıfatıyla (üründen giderler çıktıktan sonra kalanın belli bir miktarının alınması suretiyle) kiraya verilmesinden sağlanan yarar, gayrimenkul sermaye iradı olmayıp tarımsal kazançtır. Gayrimenkul sermaye iradı elde ettiği halde beyanname vermeyen yükümlü adına 1966 takvim yılı için re’sen takdir yoluyla salınan gelir vergisi ve kesilen kaçakçılık cezasını; yükümlü bıçkı yeri olarak arazi kiraya vermediğini ileri sürmekte ise de, inceleme raporuna ek tutanaklarda bizzat kiracı durumunda bulunan M.A. tarafından yükümlüye kira ödendiği saptandığından, bu husustaki iddiaların yerinde olmadığı, yükümlülerin bilgisizliklerinden doğan uyuşmazlıklara kaçakçılık cezası uygulanmayacağı içtihad edildiğinden, cezanın kusura çevrilmesinin uygun görüldüğü, diğer taraftan yükümlünün sahibi bulunduğu araziyi ortakçı sıfatıyla ve elde olunacak mahsulün %10’’u masraflar için düşüldükten sonra geriye kalanın %40’ı karşılığında icara verdiğinin ve Vergi Dairesi’nce bu şekilde elde edilen gelirin gayrimenkul sermaye iradı sayılarak tarhiyata konu yapıldığının anlaşıldığı, bir gelirin gayrimenkul sermaye iradı sayılabilmesi için daha önce belli edilen bir miktar üzerinden doğa koşullarına göre değişim göstermeden elde edilmesi gerektiği, olayda ise üründen giderler çıkartıldıktan sonra kalanın %40’ı alınmak üzere tarımsal uğraşıya ilişkin adi ortaklık kurulduğuna göre gelirin zirai kazanç olduğunun ortada olduğu, bu durumda gerek gelir miktarı, gerekse arazi yüzölçümü bakımından yasa ile saptanan ölçüler aşılmadığından, bu uğraşı için takdir olunan miktarın toplam matrahtan düşülmesi gerektiği gerekçesiyle değişiklikle onayan Temyiz Komisyonu Birinci Dairesi kararının; yükümlünün, yükümlülük kaydının zirai gelir bakımından olmayıp, gayrimenkul sermaye iradı yönünden olduğu, yükümlünün arazisini ve bıçkı yerini kiraya vermek suretiyle elde ettiği gelirin gayrimenkul sermaye iradı sayıldığı, iddiasıyla bozulması isteğinin reddine karar verildi.