Danıştay Onüçüncü Daire
Gayrimenkulun vergilendirme döneminde kirada olup olmadığı kirada ise kira bedellerinin tahsil edilip edilmediği hususunda bir saptama yapılmadıkça, matrahın re'sen takdiri usulsüzdür. Gayrimenkul sermaye iradım beyan etmediği saptanan yükümlü adına 1970 takvim yılı için re'sen takdir olunan matrah üzerinden salınan gelir vergisi ve kaçakçılık cezasını; vergi aslının aynen onanması icabedeceği ve 1970 takvim yılı için mahsubu gereken bina vergisi bulunmadığı, yükümlünün yurt dışında olması ve mükellefin tescilli bulunması karşısında olayda vergi kaçırma kastı olamıyacağı gerekçesiyle değişiklikle onayan itiraz komisyonu kararım, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 72. maddesi hükmüne göre gayrimenkul sermaye iradlarının vergilendirilmesinin elde etme şartına bağlandığı, madde metninde ayrıca hangi hallerin gayrimenkul sermaye iradı sahipleri bakımından elde etme sayılacağının açıkça belirtildiği, bu hale göre gayrimenkul sermaye iradı sahiplerinin vergilendirilebilmesi için evvela gayrimenkulun kirada olup olmadığı, kirada ise kira tutarının, tahsil edilip edilemediğinin, edilmişse miktarının, istisna haddini aşıp aşmadığının saptanması ve takdirin buna göre yapılmasının gerekeceği, yoklamanın yapıldığı 21.7.1971 gününde yükümlünün sahibi bulunduğu dükkanlardan birinin 1200 lira aylıkla kirada olduğunun diğerlerinin ise boş bulunduğunun yoklama fişiyle sabit olduğu, yukarıda belirtilen esaslar dairesinde gayrimenkullerin teklif yılında kirada olup olmadıkları ve kirada ise kira bedellerinin tahsil edilip edilmediği hususunda herhangi bir tesbit yapılmadığı, bu durumda takdir karannın usul ve kanuna aykırılığı açık ise de, yükümlü tarafından teklif yılında 14.400 lira gayrisafi irat elde edildiği kabul olunduğundan matrahın elde edildiği kabul edilen gayrisafi irattan %25 götürü gider indirilmesiyle bulunan 11.520 liraya indirilmesi icabedeceği gerekçesiyle değişiklikle onayan Temyiz Komisyonu Birinci Dairesinin karannın; Bağdat Caddesi gibi bir yerde ve ayda 1200 lira kira getiren bir dükkanın 1969 yılından beri boş olduğunun düşünülemiyeceği ve cezanın kusura çevrilmesinde isabet bulunmadığı iddia edilerek bozulması isteğinin reddine oybirliğiyle karar verildi.