Danıştay Dördüncü Daire
Evvelce amortisman süresin! doldurmuş bulunan iktisadi kıymetlerin, değerlendirilerek başka bir işletmeye aynî sermaye olarak konulması, bu kıymetler için amortisman ayrılmasına engel değildir. Borçlar Kanunu'nun adi şirket ile ilgili 534. maddesinde 'şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen şeyler, alacaklar ve haklar şirket mukaveleleri dairesinde müştereken şeriklere ait olur' denilmek suretiyle adi şirketin iktisap ettiği veya şirkete devredilen mallar üzerinde ferdi mülkiyetin sona ereceği, aynı Kanun'un 533. maddesinde ise 'bir şeyin mülkiyetini sermaye olarak koyan şerik, şirketin feshi üzerine yapılacak tasfiye neticesinde o şeyi aynen istirdat edemeyip o kimsenin sermayesi ne miktar kıymet için kabul edilmiş ise o kıymeti isteyebilir' denilerek adi şirketin mevcutları üzerinde ortaklar arasında iştirak halinde mülkiyete ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan adi şirketin üçüncü kişiler karşısında bir kişiliği bulunmamakla beraber, ortaklar karşısında başlı basma bir kişiliği ve ortaklar tarafından kurulmuş sermayeden meydana gelen ve ortakların mal varlığından ayrı bir mal varlığı (memeleki) ayrı bir sermayesi ve muhasebesi vardır. Şirket faaliyetlerinden doğan kazançlar, uğranılan zararlar ve yapılan giderler şirkete aittir. Bu durumda adi ortaklığa sermaye olarak konulan gayri menkul, menkul ve demirbaşların şirketin malı olarak, Vergi Kanunlarındaki hükümler uyarınca, amortismana tabi tutulmasında kanuni zorunluluk bulunmaktadır. Aksi halde, ortaklığın kulanılmış demirbaş satın almaşı halinde bunların amortismana tabi tutulmayacağı sonucuna varılır ki bu hal, amortismanla ilgili kanun hükümleriyle bağdaştırılamaz. ,. , . Dava konusu olayda, ortakların şahsi gayri menkul ve zirai aletlerin! ortaklığa mahalli mahkemece biçilen değer üzerinden sermaye olarak koydukları ve tarhiyatın bu iktisadi kıymetlerin Vergi Kanunları hükümlerine göre yeniden değerlendirmeye tabi tutulmadan yalnızca hiç amortisman ayrılamayacağı görüşüyle yapıldığının anlaşılması nedeniyle, dava konusu kararda isabet görülmemiştir. Bu nedenle davanın kabulü île Temyiz Komisyonu karannın bozulmasına çoğunlukla karar verildi.