Danıştay Dördüncü Daire
Adi şirket ortaklarından birinin sahip olduğu gayrimenkulu şirkete kiralaması, şirketin de ödediği kira bedelini gider olarak yazması mümkündür. Mukabil davacı vekili tarafından işletmeye tahsis edilen bina için kiranın masraf kabul edilmesinde isabet bulunmadığı yolunda ileri sürülen iddia konusunda; adi şirketlerin tüzel kişiliği bulunmamakla beraber, ortaklar karşısında başlı basma bir varlığa sahiptir. Ortaklar tarafından konulmuş sermayelerden meydana gelen ve ortakların mal varlığından ayrı bir mal varlığına (mameleke) sahiptirler. Ayrı bir sermaye ve muhasebeleri vardır. Şirket faaliyetinden doğan kazançlar, uğranılan zararlar ve yapılan giderler şirkete aittir. Dağıtılan kar ve zararlardan tasfiye sonuçlarından ortaklar hisse alırlar. Şirketi temsil eden ortaklar üçüncü kişilerle ya kendi veya ortaklar adına ;ve fakat mutlaka adi şirket hesabına işlem yaparlar. Ortaklar şirket defterlerini ve evrakım inceleyerek malî durum özeti çıkarabilirler. Diğer taraftan, Borçlar Kanununun 527 nci maddesinde ortakların şirkete verdikleri avanslardan faiz ve 528 inci maddesinde de şirket işlerini idare eden ortağın ücret alabileceği öngörülmüştür. Adi şirketler başkalarına ait gayrimenkulleri de kiralayabilmektedir. Ücret başkasına ait hizmetten faydalanma karşılığıdır. Ortaklara ait gayrimenkullerden adi şirketin faydalanması karşılığı olan kira hakkında ortakların mahrum kalmasını sağlayan bir kanun hükmü bulunmamaktadır. Şirkete sermaye olarak konulmayan ve şirketçe amortismana tabi tutulmayan ortaklara ait otel binası dolayısıyla adi şirketle ortaklara ait otel binası dolayısıyla adi şirketle ortaklar arasında kira ilişkisi kurulamayacağının kabulü suretiyle karar verilmesinde mevzuata uyarlık görülmemiştir. Bu nedenle, kiranın masraf olarak kabul edilmesi gerekeceği yönündeki mukabil davacı iddiasının ise kabulü suretiyle dava konuşu Temyiz Komisyonu kararının bu hususa ilişkin hüküm fıkrasının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi.