Danıştay Onüçüncü Daire
Şirketin ortaklarından borç para aldığı, bu paraları şirket bünyesinde sürekli olarak kullandığı saptanmış, fakat borç paralarla şirket öz sermayesi arasındaki oranın benzer kurumlardakine nazaran açık bir fazlalık gösterdiği saptanmamışsa, borç paralar örtülü sermaye olarak kabul edilemez. 1967 takvim yılı işlemlerinin incelenmesi sonucunda saptanan matrah farkı üzerinden yükümlü kooperatif adına ikmalen salınan kurumlar vergisi ve kaçakçılık cezasını; inceleme raporunun incelenmesinden, kooperatifin, ortaklarından borç para alarak işletmede kullandığının ve örtülü sermaye mahiyetinde olan paralara faiz yürütüldüğünün ve gider olarak kaydedilen bu faizlerin 19541967 yıllarına ilişkin olduğunun ve kurum kazancına eklenerek cezalı vergi salındığının anlaşıldığı, 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 192 sayılı Kanun'la değişik 16. maddesinin, kurumların aralarında vasıtalı, vasıtasız bir şirket ilişkisi veya devamlı ve sıkı bir iktisadi ilişki bulunan gerçek ve tüzel kişilerden yaptıkları istikrazların, teşebbüste devamlı olarak kullanılır ve istikrazlarla kurumun öz sermayesi arasındaki oran, emsali kurumlarınkine göre açık bir fazlalık gösterirse örtülü sermaye sayılacağım amir bulunduğu, olayda ise, şirketin kendi ortaklarından istikraz yaptığı ve aldığı istikrazları devamlı olarak kurum bünyesinde kullandığı, ancak istikrazlarla şirket öz sermayesi arasındaki oranın açık bir fazlalık gösterdiği hususunda yapılmış bir saptamaya rastlanılamadığı, dolayısıyla istikrazın örtülü sermaye olarak kabulü için kanunda öngörülen üç şartın ikisi gerçekleşip birisi gerçekleşmemiş bulunduğundan ve kanun örtülü sermayenin varlığının kabulünün mümkün olmadığı gerekçesiyle terkin eden Temyiz Komisyonu ikinci Dairesi kararının; ortaklardan borç alarak alınan ve sermayesini aşan bir meblağa ulaşan ve uzun süre işletmede kullanılan paraların örtülü sermaye olarak kabulü gerekeceği ve borç paralara yürütülen ve asıl miktarım aşan faiz tutarının 5422 sayılı Kanun'un 15/2. maddesi gereğince kurum kazancının saptanmasında indirim olarak kabulünün mümkün olmadığı iddia edilerek bozulması isteğinin reddine oybirliğiyle karar verildi.