Danıştay Onüçüncü Daire
Ortağı bulunduğu limited şirkete ait zararın, yükümlünün kişisel işletmesiyle ilgili diğer gelirlerinden mahsubu kabul edilemez. Hesaplarının incelenmesi sonucunda ortağı bulunduğu limited şirkete ait zararı şahsi işletmesinin gelirlerinden mahsup edemeyeceği iddiasıyla müvekkili yükümlü adına 1969 takvim yılı için ikmalen salınan gelir vergisi ve kusur cezasını; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu’nun 75. maddesinde limited şirket ortaklarının kar hisselerinin menkul sermaye iradı sayıldığı, aynı Kanun’un zararların takas ve mahsubu ile ilgili 88. maddesinin son fıkrasında gayrimenkul ve menkul sermaye iratlarında, gider fazlalığından doğanlar hariç sermayede vukua gelen eksilmelerin zarar addolunamayacağının hükme bağlandığı, yükümlünün ortağı bulunduğu limited şirketin faaliyeti sonunda, sermayede vukua gelen eksilme şeklinde yükümlüye geçen zararın, mezkur 88. madde hükmü karşısında diğer kaynaklardan elde edilen kazanç ve iratlardan mahsubu olanağı bulunmadığı, ayrı bir tüzel kişiliği bulunan ve 5422 sayılı Kanun’un 1. maddesi gereğince kurumlar vergisine tabi olan limited şirket zararının bahsi geçen Kanun’un 14. maddesinin 7 numaralı bendi hükmüne göre sonraki yıllarda elde edilecek şirket karları ile mahsup edileceği, bu nedenle zararın şahsi gelirden mahsubunun düşünülemeyeceği gerekçesiyle onayan Temyiz Komisyonu İkinci Dairesi kararının; limited şirkete vaki iştirakin, müvekkilinin şahsi firmasının aktifinde kayıtlı bulunduğu, bu nedenle menkul sermaye iradı değil, ticari kazanç muamelesi görmesi gerektiği, limited şirket zararı şeriklere geçtiği cihetle bunun zarar olarak yazılmasında ve beyanında isabetsizlik bulunmadığı iddiasıyla bozulması isteğinin reddine oybirliğiyle karar verildi.