Danıştay Onüçüncü Daire
Veraset yoluyla intikal eden arazinin satışından elde edilen kazançlar arızi kazanç olarak vergiye tabi değildir. İhtirazi kayıtla verilen 1970 takvim yılı beyannamesi üzerinden yükümlü adına salınan gelir vergisinin, Gelir Vergisi Kanunu’nun 37. maddesinde, her türlü ticari ve sınai faaliyetlerden doğan kazançların ticari kazanç sayıldığı, Türk Ticaret Kanunu’nun 3. maddesinde Ticari işlerin, bu kanunda tanzim olunan hususlarla ticarethane veya fabrika veyahut ticari şekilde işletilen diğer bir müesseseyi ilgilendiren bütün muamele, filler olarak tanımlandığı, 14. maddesinde de, ticari işletmeyi kısmet de olsa kendi adına işleten kimsenin tüccar olduğunun açıklandığı, Ticaret Sicili Nizamnamesi’nin 14. maddesinin 2. fıkrasında, bir gelir sağlamayı hedef tutmayan veya devamlı olmayan faaliyetlerle esnaf faaliyetlerinin sınırım aşmayan faaliyetlerin ticari işletme sayılmayacağının belirtildiği, bu nizamnamede öngörülen öğeleri taşıyan bir müessesenin ticari işletme sayılabilmesi için Türk Ticaret Kanunu’nun 12 ve13. maddesinde belirtilen işlerle uğraşmak üzere kurulmuş olmasının gerektiği, bütün bu hükümlerin birlikte incelenmesinden tüccar ve ticari işletmeyi işleten kimseler tarafından yapılan işlemin ticari faaliyet sayıldığının anlaşıldığı, olayda ise, yükümlü memur olduğu için ticaret yapmasının kanunen yasaklandığı, ortada ticari şekilde işletilen ticari bir işletme olmadığı, ayrıca olayda herhangi bir emtia alım satımı da sözkonusu olmadığı, bu bakımdan, ticari kazançtan ve ticari muameleden söz edilemeyeceği, veraset yolu ile intikal eden bir malın satılmasının ticari kazanç sayılamayacağı, ortada emtia alım satımı sözkonusu olmadığına göre, arızi olarak yapılmış ticari muamele veya ticari muameleye tavassut işi de mevcut olmadığından arızi kazanç olarak da vergilendirilmesinin düşünülemeyeceği gerekçesiyle terkin eden Temyiz Komisyonu kararının yerinde olduğuna oybirliğiyle karar verildi.