Dairesi
SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYANILARAK MAHKEMECE TESCİLİNE KARAR...
Karar No
1931
Esas No
1957
Karar Tarihi
23-05-1986
 
Dairesi
Karar Yılı
Karar No
Esas Yılı
Esas No
Karar Tarihi
DOKUZUNCU DAİRE
1986
1931
1985
1957
23/05/1986
 
KARAR METNİ

SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİNE DAYANILARAK MAHKEMECE TESCİLİNE KARAR VERİLEN
TAŞINMAZIN MÜLKİYETİNİN MAHKEME KARARININ KESİNLEŞTİĞİ TARİHTE DEVRE-
DİLMİŞ SAYILACAĞI VE GAYRİMENKUL KIYMET ARTIŞ VERGİSİNİ DOĞURAN OLAYIN
BU TARİHTE MEYDANA GELMESİ GEREKTİĞİ HK.

Dava, Kaçakçılık Cezalı Gayrimenkul Kıymet Artışı ve Mali Denge Vergi-
lerinin terkini istemiyle açılan davayı tadilen onayan Vergi Mahkemesi
kararının, bozulması isteminden ibarettir.

Dosyanın incelenmesinden ... nun 1967 yılında noterde yapılan satış va
adi sözleşmeleriyle, maliki olduğu taşınmazdan toplam ... metrekare
kısmı, toplam ... lira bedel karşılığında ... ve ...'a satmaya vaad
ettiği, sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle lehlerine
gayrimenkul satış vaadi yapılan kişilerin 1969 yılında açtıkları gayri
menkulün hükmen tescili davalarında Asliye 2.Hukuk Hakimliğinin, 9.5.
1977 tarihinde kesinleşen 6.4.1977 tarihli kararıyla, satış vaadi söz-
leşmelerinde belirtilen yerlerin davacılar adına tesciline karar veril
diği, taşınmazların 1978 yılında tapuda mahkeme kararında belirtilen
kişiler adına tescili üzerine ...'nun varisi olan ...'nın Gayrimenkul
Kıymet Artışı Vergisi beyannamesi vermemesi nedeniyle 213 sayılı Kanu-
nun 30.maddesi uyarınca takdir komisyonunca saptanan matrah üzerinden
Kaçakçılık Cezalı Gayrimenkul Kıymet Artışı ve Mali Denge Vergileri
tarhiyat yapıldığı ve yapılan Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi tarhi-
yatının, Vergi Mahkemesince tadilen onandığı anlaşılmış olup, uyuşmaz-
lık, satış vaadi sözleşmesine dayanılarak hükmen tesciline karar veri-
len taşınmazın mülkiyetinin ne zaman devredildiği ve dolayısıyla vergi
yi doğuran olayın ne zaman vukuu bulduğuna ilişkin olmaktadır.

Türk Medeni Hukukunda gayrimenkul satış vaadi, mülkiyetin nakli gayesi
ni güden karşılıklı ve birbirine uygun iradelerin birleşmesiyle resmi
şekilde yapılan ve ileride yapılacak satış akdinin ana unsurlarını ta-
şıyan şahsi hak doğuran bir ön akittir. Taraflar arasında borç doğuran
bir işlem niteliğinde olduğundan, satış vaadinde bulunan kişiyi, satış
vaadine konu taşınmazı, lehine satış vaad edilen kişiye satmaya ve tes
cile mecbur kılar. Tescil için irade beyanından kaçınan malike karşı
Türk Medeni Kanununun 642.maddesine göre açılan davada mahkemece veri-
len karar, malikin irade beyanı yerine geçtiğinden ayni hak doğuran sa
tış işlemi ve dolayısıyla mülkiyetin nakli de mahkeme kararının kesin-
leştiği sırada gerçekleşmiş olur.

Nitekim, Türk Medeni Kanununun 633.maddesinde, mahkeme ilamı ile bir
gayrimenkulü iktisap eden kimsenin tescilden evvel dahi ona malik ola-
cağı belirtilmekle gayrimenkul mülkiyetini iktisabın tapuya tescil ile
gerçekleşeceği, ancak bunun istisnalarının bulunduğu ve mahkeme ilamı
ile gayrimenkul iktisabının bu istisnalardan olduğu açıklanmıştır.

Olayda, satış vaadine konu taşınmazın mülkiyetinin devri ve dolayısıy
la vergiyi doğuran olay hükmen tescile ilişkin mahkeme kararının kesin
leştiği tarihte vukuu bulduğuna göre, taşınmazın bu tarihteki rayiç be
deli esas alınarak tarhiyat yapılması gerekmektedir.

Temyiz istemine konu Vergi Mahkemesi kararında, satış vaadi sözleşmesi
nin, taşınmaz üzerindeki ayni hakkın alıcıya geçmesini sağlamayacağı
belirtilmekle birlikte Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi tarhiyatının
hükmen tescile ilişkin mahkeme kararındaki gerçek satış bedeli esas
alınarak yapılması gerektiği açıklanmış ise de, 1318 sayılı Finansman
Kanunun 45.maddesiyle atıf yapılan 198 sayılı Emlak Alım Vergisi Kanu-
nunun 12.maddesi hükmü gereğince Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi tar
hiyatında satış tarihindeki rayiç bedelin esas alınması gerekir. Öte
yandan, mahkeme kararıyla taşınmaz mülkiyetinin iktisabı, 198 sayılı
Kanunun 14.maddesinde belirtilen rayiç bedelin uygulanmayacağı haller
kapsamında olmadığından Vergi Mahkemesi kararında kanuna uyarlık bulun
mamaktadır.

Olay tarihinde yürürlükte olan 1318 sayılı Finansman Kanununun 36.mad-
desinde, Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisi matrahının, arazi, arsa ve
bunlar üzerindeki binaların (bağımsız bölümler dahil) devir ve temliki
karşılığında iktisap olunan değerler ile bunların iktisap maliyetleri
arasındaki fark olduğu; devir ve temlik karşılığında iktisap olunan de
ğerlerin beyan tarihindeki rayiç bedelden aşağı olamayacağı hükme bağ-
lanmış, aynı kanunun iktisap maliyetinin tesbiti esaslarını gösteren
37.maddesinin (a) bendinde de, vergiyi doğuran olayın vukuu tarihinde
Bina ve Arazi vergilerinin tarhına esas olan vergi değerinin iktisap
maliyeti alacağı belirtilmiştir.

Açıklanan hükümlere göre iktisap değeri, rayice uygun olmak kaydı ile
devir ve temlik karşılığında elde edilen değer, iktisap maliyeti ise
Emlak Vergisi beyannamesinde gösterilen değerdir.

Uyuşmazlık konusu olayda ise 1977 yılı Emlak Vergisi 2.genel beyan dö-
nemi Maliye Bakanlığının tebliği ile 31.8.1978 tarihine kadar uzatıl-
dığından vergisi dava konusu taşınmazın satışının 1977 genel beyan dö-
nemi beyanname verme süresi içerisinde bulunduğu tartışmasızdır.

Bu durumda Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisine ilişkin olarak Takdir
Komisyonunca yeniden bir iktisap değeri takdir olunacaksa bu değerin
Emlak Vergisi yönünden de esas alınması zorunlu olacaktır. Çünkü Gay-
rimenkul Kıymet Artışı Vergisi Emlak Alım Vergisi ve Emlak Vergisi mat
rahlarının belirlenmesinde işlem tarihindeki rayiç bedelin esas alınma
sı gerekli olup bir taşınmazın aynı tarihte değişik rayiç bedelinin
bulunacağının kabulü ise yasaların özüne aykırı düşeceği gibi hukuk
mantığı ile de bağdaştırılmaz. Bu nedenle olayda Gayrimenkul Kıymet Ar
tışı Vergisine ilişkin olarak bir takdirde bulunulsa dahi bu değerin
aynının iktisap maliyeti olarak benimsenmesi gerekeceğinden Gayrimen-
kul Kıymet Artışı Vergisi matrahından söz edilemez.

Bu durumda, yükümlü adına salınan Gayrimenkul Kıymet Artışı Vergisinin
tamamen terkini gerekmekte ise de, Vergi Mahkemesi kararı, yükümlü ta-
rafından temyiz edilmemiş olmakla aleyhine kesinleştiğinden ve Vergi
Dairesi Müdürlüğünün temyiz istemi aleyhine sonuç doğuramayacağından,
Vergi Dairesi Müdürlüğünün, tarhiyatın ayrıca tasdiki gerektiği yolun-
daki iddiası da yerinde görülmemiştir.

Öte yandan, 1598 sayılı Mali Denge Vergi Kanununun 6.maddesinin (e)
bendinde, Mali Denge Vergisi matrahının, tahsili kabil hale gelmiş Em-
lak Vergisi matrahı olduğu hükme bağlandığına ve Danıştay Üçüncü Daire
sinin ... numaralı dosyalarda Emlak Alım Vergileri ihtilaflı hale ge-
tirilmiş bulunduğuna göre, kesinleşen Emlak Alım Vergisi matrahı araş-
tırılarak, Mali Denge Vergisi tarhiyatı yapılması gerektiğinden Vergi
Dairesinin, takdir komisyonu kararına dayanılarak yapılan Mali Denge
Vergisi tarhiyatının yerinde olduğu yolundaki iddiasında da yasal isa-
bet bulunmamaktadır.

Açıklanan nedelerle temyiz isteğinin reddine Vergi Mahkemesi kararının
onanmasına karar verildi.



BŞ/YÖ




 
 
Ücretsiz üyelik
Şifremi Unuttum
USD
Euro
Üfe & Tüfe Oranlarını görmek için aşağıdaki excel ikonuna tıklayınız.

*Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileridir.​

ÜFE & TÜFE
Endeks Arşivi

Excel Dokümanı
     
  Copyright ® 2013 Esenlik Yeminli Mali Müşavirlik Ltd. Şti. Web Tasarımı