BANKACILIK YAPAN DAR MÜKELLEF KURUMUN BANKALARDAKİ MEVDUATI NEDENİYLE
ELDE ETTİĞİ FAİZİN VERGİSİ TEVKİF YOLUYLA ÖDENDİĞİNDEN, BU GELİRİN Tİ-
CARİ KAZANÇ OLARAK BEYANA İLAVESİNİN İHTİYARİ OLDUĞU HK.
Uyuşmazlık; kurumlar vergisine karşı açılan davayı onayan Vergi Mahke-
mesi kararının temyiz edilmesi üzerine Danıştay Dördüncü Dairesi kara-
rıyla bozulması sonucu ısrar kararı veren Vergi Mahkemesi kararının
bozulması isteminden ibarettir.
5442 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 24.maddesinin A bendinde, dar
mükellefiyete tabi kurumların ücret, serbest meslek kazancı, gayrimen-
kul sermaye iradı ve telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret ünvanı,
alameti farika ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devri ve temliki
karşılığında alınan bedel niteliğindeki kazanç ve iratların kurumlar
vergisi tevkifatına tabi olduğu hükme bağlandıktan sonra, maddenin A
bendinin son fıkrasında, bu maddeye göre vergisi tevkif suretiyle alı-
nan kazanç ve iratlar için 20 ve 22.maddelere göre beyanname verilmesi
nin veya bu madde şumulüne girmeyen kazanç ve iratların ithalinin ihti
yari olduğu belirtilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 1.maddesinin son fıkrasınında, kurum kazan-
cının, Gelir Vergisi mevzuuna giren gelir unsurlarında terekküp edece-
ği, 13.maddesinin 2.fıkrasında, safi kurum kazancının tespitinde Gelir
Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı,
maddenin son fıkrasında da dar mükellefiyete tabi kurumların kurum ka-
zançlarının, ticari kazanç gibi tespit edilmesi gereken kazanç ve irat
lar da dahil olmak üzere, ticari veya zirai kazançlar dışında kalan ka
zanç ve iratlardan ibaret bulunması halinde, Gelir Vergisi Kanununun
bu gibi kazanç ve iratların tespiti hakkındaki hükümlerinin, kurumlar
vergisi matrahının tespitinde de uygulanacağı açıklanmakta ve Gelir
Vergisi Kanununun "Menkul Sermaye İradı" başlıklı 75.maddesinin son
fıkrasında; yukarıda yazılı iratları bunları sağlayan sermaye sahibi-
nin ticari faaliyetine bağlı bulunduğu takdirde, ticari kazancın tesbi
tinde nazara alınır denilmekte ise de, bütün bu hükümlerin, kazancın
miktar olarak belirlenmesine ve ne şekilde beyan edileceğine ilişkin
genel hükümler olduğunu gözden uzak tutmak gerekir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 24.maddesiyle, dar mükellef kurumların bir
kısım kazanç ve iratları stopaja tabi tutulmuş, vergisi bu şekilde kay
nakta kesilen kazanç ve iratların beyannameye ithalinin ihtiyari oldu-
ğu belirtilerek özel bir hüküm getirilmiştir. Bu özel hükmün, diğer hü
kümlerle ilgilendirilmeden aynen uygulanması gerekir. Esasen, kurumlar
vergisinin oranı kurum stopajının oranları ve Gelir Vergisi Kanununun
75.maddesinin 4 numaralı bendiyle ve yine 94.maddede belirlenen stopaj
oranlarıyla tam ve dar mükellef kurumların nihai vergi yükü arasında
bir denge sağlanması amaçlanmaktadır. Kaldı ki, kaynakta vergileme ba-
kımından kazanç unsurunun elde eden yönünden niteliği değil fakat yapı
sına göre hangi gelir grubuna girdiği önem taşır. Yükümlü dar mükellef
kurumun diğer bankalar nezdindeki mevduatına uygulanan faiz Gelir Ver-
gisi Kanununun 75.maddesi uyarınca menkul sermaye iradı olduğu için
ödeyen kurum tarafından kurum stopajına tabi tutulmuştur. Aynı ödeme-
nin, bu defa dar mükellef kurumun elde ettiği ticari kazanç sayılarak
vergi beyannamesine ithali suretiyle tarhiyat yapılmasında yasaya uyar
lık görülmemiştir.
Açıklanan nedenlerle, yükümlü şirket temyiz isteminin kabulüne Vergi
Mahkemesi ısrar kararının bozulmasına karar verildi.
KARŞI OY:
Uyuşmazlık, bankacılık sektöründe faaliyet gösteren yükümlü kurumun,
diğer bankalardaki mevduatı dolayısıyla elde ettiği ve kaynakta stopa-
ja tabi tutulmuş faiz gelirini, kurumlar vergisi beyannamesinde göste-
rip gösteremiyeceği yolunda seçim hakkı bulunup bulunmadığına ilişkin-
dir.
Gerçekten, Kurumlar Vergisi Kanununun 24.maddesinin ilk fıkrası dar mü
kellef kurumların ticari, zirai ve sair kazanç ve iratları dışında ka-
lan kazanç ve iratları ile fıkrada sayılan diğer bazı gelirlerinin ku-
rumlar vergisi tevkifatına tabi olduğunu belirlemiş, aynı maddenin 5.
fıkrasında da "Bu maddeye göre vergisi tevkif suretiyle alınan kazanç
ve iratlar için 20 ve 22.maddelere göre beyanname verilmesi veya bu
madde kapsamına girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamele-
re mezkür kazanç ve iratların ithali ihtiyaridir." hükmüne yer veril-
miştir.
Madde, ilk bakışta, dar mükellef kurumun elde ettiği faiz gelirini ku-
rumlar vergisi beyannamesine ithal edip etmemekte serbest olduğu görü-
nümünü veriyorsa da, konuyu Vergi Usul Kanununun 3.maddesi espirisi ve
direktifi çerçevesinde incelediğimizde daha farklı bir sonuca ulaşmak-
tayız. Anılan madde, vergi yasalarının uygulanmasında, ekonomik gerçe-
ği yakalamayı esas almıştır.
Bankacılık faaliyeti, gerek öz kaynaklardan, gerekse mevduattan likit
kaynakların, başka kurum, kişi ve kuruluşlara, faiz ya da kar payı kar
şılığı plase edilmesi olarak tezahür eden bir faaliyettir. Bu faaliye-
tin gerek Bankalar Kanunu, gerek Ticaret Kanunu gerekse Vergi Kanunla-
rımıza göre ticari faaliyet olduğunda kuşku yoktur. Böyle bir durumda
herhangi bir bankanın aktifinde yer alan kıymetlere dayanarak, herhan-
gibir şirkete açtığı krediden elde ettiği faiz geliri ile, belli bir
anda likit kaynak sıkıntısı çeken bir bankaya kısa ya da uzun süre
için yatırdığı mevduattan elde ettiği faiz geliri arasında herhangi
bir fark olmadığı açıktır.
Bilindiği gibi, son yıllarda Merkez Bankamız özel bir servis kurarak
"İnter Bank" işlemleri denilen işlemleri başlatmış bulunmaktadır. Bu
işlemlerle, elinde likit fazlası olan bankalar, ihtiyaç duyan bankala-
ra 1,2 günlük yada daha uzun süreli krediler açmakta, piyasanın durumu
na göre bir günlük faiz %30 ları bulmaktadır.
Dosya içeriği, elde edilen faiz gelirine bakıldığında milyarlarca lira
yı bulan mevduatın yükümlü kurumca diğer bankalar nezdinde tutulduğunu
göstermektedir. Bankalar yönünden aslelan kredi likit kaynaklarını ken
di bankacılık faaliyetinde kullanmak olduğuna göre, ciddi büyüklükteki
meblağların kamufle bir biçimde diğer Bankaların fianansmanında kulla-
nılışını iazh etmek mümkün görünmemektedir. Elde edilen faiz geliri-
nin, tevkifata tabi tutulmuş olması, beyan edilerek mahsub işlemi ya-
pılmak suretiyle vergilendirilmesine engel olmadığı gibi, Banka yönün-
den onun bankacılık faaliyeti olarak (ticari faaliyet) kendi aktifinde
yer alan kıymetler dolayısıyle elde ettiği mevduat faizi gelirini, ti-
cari gelir dışında kabul etmeye de imkan yoktur.
Açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görü-
şüyle çoğunluk kararına karşıyız.
(DAN-DER; SAYI:76-77)
BŞ/YÖ
|