DEFTER VE BELGE TUTULMAMASI SEBEBİYLE İNŞAA TARİHİ İTİBARİYLE BİNANIN
GERÇEK MALİYETİ SAPTANAMAYACAĞINDAN TİCARİ KAZANCIN İNŞAAT SEKTÖRÜNDE
CARİ % 20 KAR NİSBETİNE GÖRE HESAPLANACAĞI HK.
Uyuşmazlık, davacının 1967 yılında satın aldığı arsa üzerine 1978 yı-
lında inşa ederek 1982 yılında 21.000.000 lira bedel karşılığında Mali
ye ve Gümrük Bakanlığına sattığı bina dolayısıyla satış bedeli ile ifa
desinde bildirdiği 4.000.000 lira maliyet bedeli arasındaki fark üze-
rinden, devamlı olarak gayrımenkul alım-satım ve inşa faaliyetiyle uğ-
raştığı halde kazancını beyan etmediği gerekçesiylr re'sen salınan ge-
lir ve mali denge vergileri ile kesilen kaçakçılık ve 1.derecede usul-
süzlük cezalarına karşı açtığı davanın reddine dair Vergi Mahkemesi ka
rarının temyizen bozulması isteğine ilişkindir.
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 37.maddesinin 2.bendinin 4.fıkrasın
da; gayrımenkullerin alım, satım ve inşa işleriyle devamlı olarak uğra
şanların bu işlerinden elde ettikleri kazançların ticari kazanç olduk-
ları açıklanmış olup 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 30.maddesinin 3.
bendinde de, bu kanuna göre tutulması mecburi defterlerin tutulmamış
olması hali re'sen vergi tarhı için sebep olarak salınmış bulunmakta-
dır.
Olayda, 1977 yılından beri bina inşa ederek sattığı ve ayrıca gayrımen
kul alım satım işiyle devamlı olarak iştigal etmesine rağmen kanuni
defterleri tutmadığı ihtilafsız bulunan davacının 1982 yılında satışı-
nı yaptığı binadan dolayı elde ettiği kazancının ticari kazanç sayıla-
rak re'sen vergi salınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamakta-
dır.
Ancak, 1982 yılında 21.000.000 liraya satışı yapılan anılan binanın ma
liyet bedeli defter ve belgelerle veya kanuni ölçülerle değil, davacı-
nın tahmini ifadesine dayalı olarak tesbit edildiğinden, bu maliyet be
deline göre bulunan ticari kazancın gerçeği yansıtmadığı açıktır. Dava
cının inşaata ilişkin defter ve belge tutmadığı ise dosyadan anlaşıl-
maktadır. Bu durumda; 1978 yılında inşa edilen binanın o tarih itiba-
rıyle gerçek maliyetinin saptanmasına maddeten olanak bulunmadığından,
inşaat sektöründe cari % 20 kar nisbetine göre ticari kazanç hesaplana
rak matrah farkı saptanması hak ve nesafet ilkelerine uygun bulunmamak
tadır.
Açıklanan bu nedenle, Çorum Vergi Mahkemesinin temyize konu kararının
bozulmasına 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49.maddesinin
2.bendi uyarınca işin esasına gelince;
Yukarıda sözü edilen binanın 1982 takvim yılında 21.000.000 lira karşı
lığı Maliye ve Gümrük Bakanlığına satışının yapıldığı ihtilafsızdır.
Maliyet ve % 20 kar unsurlarından oluşan bu satış bedeline nazaran da-
vacının gelir vergisine esas beyandışı kalan safi ticari kazancı 3.500
000 liradan ibaret bulunduğundan, inceleme elemanınca 17.000.000 lira-
sı matrah farkı hesaplanmasındaki isabetsizlik açıktır.
Bu nedenle dava konusu tarh ve ceza kesme işlemlerinin 13.500.000 lira
tutarındaki matraha isabet eden vergi ve ceza tutarlarına ilişkin kı-
sımlarının iptaline, davanın bundan fazlasına ilişkin kısmının ise red
dine karar verildi.
AYRIŞIK OY : Olayda, Vergi Usul Kanununun 30.maddesinin 3.bendinde ya-
zılı nedenlerle re'sen takdir olunan matrah farkının 344.maddenin 8.
bendinde yazılı hadleri aşması sebebiyle yükümlü adına kaçakçılık ceza
sı kesildiği anlaşılmıştır.
Kaçakçılık cezası kesilmesine ilişkin idari işlemin hukuka uygunluğu-
nun denetlenebilmesi; ceza kesme işlemine dayanak alınan halin oluşup
oluşmadığının saptanmasına bağlı olup olayda ise bu denetimin yapıla-
bilmesi, takdir verilerinin değerlendirilmesini ve matrah farkının bu-
lunuş biçiminin araştırılmasını böylece eylemin kaçakçılık hali oluştu
rup oluşturmadığının saptanmasını gerektirmiştir. Bu amaçla yapılan de
ğerlendirmede ise, vergi kaybına yol açılan bu olaydaki yükümlü davra-
nışlarının kaçakçılık hali oluşturacak nitelikte bulunmadığı ve ağır
kusur hali de oluşturmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Vergi Usul Kanununun 348.maddesinde, kaçakçılık ve ağır kusur sayılan
haller dışında herhangi bir suretle vergi kaybına yol açılması kusur
olarak tanımlandığı ve yükümlünün uyuşmazlık yılında vergi kaybına yol
açan eylemi, yukarıda belirtilen nedenlerle kaçakçılık veya ağır kusur
kesilmesini gerektiren eylemlere uymadığından kaçakçılık cezasının ku-
sur cezasına çevrilmesi gerekeceği oyu ile çoğunluk kararına karşıyım.
RD/EK
|